5 Aralık 2016

George Orwell, Hayvan Çiftliği kitabından alıntılar

ile izdiham

İngiliz yazar George Orwell (1903 – 1950), ülkemizde daha çok Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş ikinci ünlü yapıtıdır. 1940’lardaki “reel sosyalizm”in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında “yergi” türünün başyapıtlarından biridir.

Hayvan Çiftliği‘nin kişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirirler. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olanlar domuzlar; kısa sürede önder bir takım oluştururlar, devrimi de onlar yolundan saptırırlar. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık.

George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin’i simgelediği açıkça görülecektir. Öbür kişiler bire bir belli olmasalar da, bir diktatörlük ortamında olabilecek kişilerdir. Romanın alt başlığı Bir Peri Masalı‘dır. Küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değildir elbette; ama roman, bir masal anlatımıyla yazılmıştır.

*Dünyaya geldikten sonra yaşamamıza yetecek kadar yiyecek verirler; ayakta kalanlarımızı canı çıkana kadar çalıştırırlar; işlerine yaramaz duruma geldiğimizde de korkunç bir acımasızlıkla boğazlarlar. İngiltere’de bir yaşına geldikten sonra, hiçbir hayvan mutluluk nedir bilmez, hiçbir hayvan dinlenip eğlenemez. İngiltere’de hiçbir hayvan özgür değildir. Hayatımız sefillikten, kölelikten başka nedir ki! İşte tüm çıplaklığıyla gerçek budur. (sf.22)

*İnsan’a karşı savaşırken sonunda ona benzememeliyiz. Onu alt ettiğiniz zaman bile, onun kötü alışkanlıklarını benimsemeye kalkmayın. Hiçbir hayvan asla bir evde yaşamamalı, yatakta yatmamalı, giysi giymemeli, içki ve sigara içmemeli, paraya el sürmemeli, ticaretle uğraşmamalı. İnsan’ın bütün alışkanlıkları kötüdür. Ve en önemlisi, hiçbir hayvan kendi türünden olanlara zorbalık etmemeli. Güçlüsü güçsüzü, akıllısı akılsızı, hepimiz kardeşiz. Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmemeli. Bütün hayvanlar eşittir. (sf.25)

Gençleri eğitmenin, yetişkinler için yapılabilecek herhangi bir şeyden çok daha önemli olduğu kanısındaydı. (sf.50)

*Hangisinin daha korkunç olduğunu kestiremiyorlardı: Snowball’la birlik olan hayvanların ihaneti mi, yoksa az önce tanık oldukları acımasız misillemeler mi? (sf.102)

*Düşüncelerini dile getirebilse, yıllar önce insan soyunu alaşağı etmek üzere yola çıktıklarında, hedeflerinin asla bu olmadığını söyleyecekti. Koca Reis’in ilk Ayaklanma çağrısını yaptığı o gece düşledikleri, bu şiddet ve kıyım olabilir miydi? (sf.103)

* O günden sonra İngiltere’nin Hayvanları şarkısı bir daha hiç duyulmadı.(sf.107)

*Ama gene de, öyle günler oluyordu ki, daha az rakam dinleyip daha çok yemek yiyeceğimiz günleri ne zaman göreceğiz, diye düşünmeden edemiyorlardı. (sf.109)

*Bu dünyada açlık ve yokluk içinde yaşıyorlardı; başka bir yerlede daha iyi bir dünyanın bulunmasından daha doğru, daha anlaşılır ne olabilirdi? (sf.132)

*Bazen, taşocağına çıkılan yamaçta, iri bir kaya parçasının altında kasları titrediğinde, onu ayakta tutan tek şey kararlılığı oluyordu. (sf.133)

*Sonunda, Clover, “Gözlerim artık iyi görmüyor,” dedi. “Gerçi gençken de doğru dürüst okuyamazdım ya. Ama bana öyle geliyor ki, yazılarda bir değişiklik var. Yedi Emir eskisi gibi duruyor mu, Benjamin?” (sf.146)

*BÜTÜN HAYVANLAR EŞİTTİR
AMA BAZI HAYVANLAR
ÖBÜRLERİNDEN DAHA EŞİTTİR (sf.147)

*İçeride on ikisi de öfkeyle bağırıyor, on ikisi de birbirine benziyordu. Artık domuzların yüzlerine ne olduğu anlaşılmıştı. Dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor, ama birbirlerinden ayırt edemiyorlardı. (sf.158)

 

 

George Orwell

İZDİHAM