17 Ağustos 2019

F.M. Dostoyevski’nin Eserlerine ve Hayatına Kısa Bir Bakış

ile izdiham

Rus Edebiyatı denince akla ilk gelen isimlerdendir Fyodor Mihayloviç Dostoyevski. Fakat şu sözü de unutulmamalıdır: ‘’Hepimiz Gogol’ün paltosundan çıktık!”

1821 yılında doğuyor Mihayloviç. Doktor fakat eşini kaybettikten sonra kendini alkole veren bir babanın gölgesinde geçiyor gençliği. Petrograd Askeri Mühendislik Okulu’nu bitiriyor. Geçimini sağlayabilmek için çeviriler yapıyor ve anlıyor ki memurlukta tutunamayacak. Bu yüzden yazar olmaya karar veriyor. Rus edebiyatının en önemli isimlerinden olan Dostoyevski gençliğinde beraber yaşadığı anne ve baba figürlerini eserlerinde bolca kullanıyor, belki de farkında olmadan. Diğer büyük yazarlardan Gogol ve Puşkin’den çok etkileniyor.

Mihayloviç’in Edebiyat Tanımı

Rusya’nın ilk toplumsal romanı sayılan “İnsancıklar”ı henüz 24 yaşındayken yazar. 24 yaşındaki Dostoyevski bu toplumsal romanı yazmayı bitirdikten sonra hemen yakın arkadaşı Grigoriç’e okutur. Arkadaşı okudukları karşısında sabahı beklemeden o dönemin ünlü şairlerinden Nikolay Nekrasov’a ulaştırır. Nekrasov da etkilenir ve beklemeden dönemin ünlü eleştirmeni olan Belinski’ye okutur. Belinski, Dostoyevski’nin büyük bir yazar olacağını anlayan ilk kişi olma şerefine erişir ve İnsancıklar için şu eleştiriyi yapar:

İki gündür kendimi bu kitaptan uzaklaştıramıyorum. Yeni bir yazar, yeni bir yeteneğin kalemi bu; onu tanımıyorum, kimdir, neye benzer bilmiyorum ama bu roman Rusya’da hayatın sınırlarını öyle kahramanlara veriyor ki bize, bundan önce hiçbir yazar bu kadarını düşlerinde bile göremezdi… Rusya yeni bir Gogol kazandı.”

İnsancıklar’da edebiyatı şöyle tanımlıyor: ‘’Edebiyat da çok iyi bir şey Varenka çok iyi bir şey; bunu onlarda geçen üçüncü günümde anladım. Derin bir şey! İnsanların kalplerini güçlendiren, eğiten bir şey ve onların elindeki kitapta da bu konuda birçok şey yazılmış. Çok güzel yazılmış. Edebiyat bir tablo, yani bir tür tablo ve ayna; ifade tutkusu, ince bir eleştiri, edebe yönelik bir eğitim ve bir belge.’’

Fakat ‘’İnsancıklar’’ adlı kitabından sonra yayımlanan Beyaz Geceler, Bir Yufka Yürekli adlı eserleri pek ilgi görmüyor ve tabiri caizse düşüş dönemine geçiyor.

O dönemde, hükümetin başında olan Çar I. Nikolay’ın istibdat (tek adam) yönetimini kabul etmeyen, sosyalistliğe yakın düşüncesiyle dikkat çeker, kurşuna dizilmesine sebep olma pahasına bile olsa ezilen halktan yana olmayı sürdürürdü. Nitekim öyle de oldu. Ev sahibesi adlı 3. kitabı ve bu kitabın yazımı sırasında Dostoyevski, Petraçevski adlı politik gruba kayıt oluyor. Petraçevski grubu, Rusya’daki Ekim Devrimi’ne kadar radikal demokrat, popülist ve sosyalist düşüncelerin kaynağı olan Rus Muhalif grup. Daha sonra dönemin Çarı I. Nikolay’ın dikkatini çeken grup Dostoyevski’nin Ev Sahibesi adlı kitabından sonra şimşekleri iyice üstüne toplar. İçlerinde Dostoyevski’nin de bulunduğu yönetici grubunu idama mahkum eder Çar. Daha sonra Çar Nikolay bu idama mahkum edilenleri affeder ve Sibirya’ya 4+4 yıl olacak şekilde er olarak gönderir.

Dostoyevski en başarılı eserlerini o sürgün yıllarında kaleme alır ve cezası bitince yayımlar.

Öteki Ben/Öteki/İkiz Romanı

Alter Ego: Kişinin normla veya gerçek kişiliğinden farklı olduğuna inanılan alternatif benlik akımı.

Öteki Ben’in bir edebiyat eseri olarak başarısızlığını kabul eden, fakat öyküyü baştan sona değiştirmekten vazgeçen Dostoyevski, bu eserinin, sonraki yıllarda ele alacağı birçok konuya hazırlık olarak değerlendirebileceğinin altını çiziyordu. 1877 yılında Bir Yazarın Günlüğü ‘ne şunları yazıyor, ‘’Bu öyküm gerçekten başarısızlığa uğradı. Ama yine de düşüncenin kendisi son derece aydınlıktı. Ve edebiyat yaşantım boyunca bu düşünceden daha ciddi hiçbir şey üretmedim. Ne var ki şeklen kesinlikle başarısız bir öykü oldu bu.. Eğer bu düşünceyi şimdi ele almış olsaydım ve tekrar yazıya dökmem gerekseydi, tamamen farklı bir şekilde oturtmak isterdim. Gel gör ki 1846 yılında bu şekli yakalayamadım ve öykünün üstesinden gelemedim.’’

Dostoyevski Borç Batağından Nasıl Kurtuldu?

Dostoyevski kendini büyük bir borcun altına sokar ve Stallovski adında bir yayıncı ortaya çıkar, şöyle der Dostoyevski’ye: Senin bütün borçlarını kapatacağım, sana 2 yıl boyunca yetecek para da vereceğim fakat bir sözleşme imzalaman gerek. Senden belirli uzunlukta kısa bir roman yani novel istiyorum. Bu kısa romanı bu sözleşmeyi imzaladıktan tam 24 ay sonra vermeyi kabul edeceksin. Şayet verirsen hiçbir sorun çıkmayacak. Ama romanı tek bir gün bile geç verirsen, şimdiye kadar yayımladığın ve gelecekte yayımlayacağın tüm eserlerin hakkı benim olacak.

Dostoyevski sözleşmeyi imzalar. Belli ki büyük miktarda paraya ihtiyacı vardır.

Ama tabi ki Dostoyevski oturup gün be gün yazmaz romanı. Aradan 23 ay geçti ve tek bir satır dahi yazmaz

Devreye Fransız yazar Stendhal girer. Stendhal’ın dikte ettirme yöntemini söylerler ona. Sen neden denemiyorsun, kaybedecek neyin var? derler.

Genç bir Stenografi öğrencisi bulurlar Dostoyevski için. Bu kadın İsveç asıllı Anna Grigoryevna Snitkin’dir. Stenograf öğrencisi kadın, Dostoyevski’ye gelir. Dostoyevski bir gün boyunca mızmızlansa da sonunda kabul eder ve birlikte çalışmaya başlarlar. Dostoyevski romanını dikte ettirir. O söyler, genç kadın yazar ve romanı tam gününde bitirir.

Ama tabi ki Dostoyevski oturup gün be gün yazmaz romanı. Aradan 23 ay geçti ve tek bir satır dahi yazmaz

Devreye Fransız yazar Stendhal girer. Stendhal’ın dikte ettirme yöntemini söylerler ona. Sen neden denemiyorsun, kaybedecek neyin var? derler.

Genç bir Stenografi öğrencisi bulurlar Dostoyevski için. Bu kadın İsveç asıllı Anna Grigoryevna Snitkin’dir. Stenograf öğrencisi kadın, Dostoyevski’ye gelir. Dostoyevski bir gün boyunca mızmızlansa da sonunda kabul eder ve birlikte çalışmaya başlarlar. Dostoyevski romanını dikte ettirir. O söyler, genç kadın yazar ve romanı tam gününde bitirir.

Ama Stallovski, ahmak bir adam değildir, kurnazdır. Dostoyevski eserini teslim edemesin diye o gün ofisini kapatır. Ve onlar da romanı, o zamanların noter binası sayılan polis karakoluna götürürler. Eser noter tarafından tasdik edilip tam gününde teslim edilir. Olay davalık olur fakat Dostoyevski davayı kazanır.

Davayı kazanınca Dostoyevski, ziyafet verir. Tüm dostlar davet edilir ve elbette genç stenograf da ziyafete davetlidir. Kitabı bitirdiği için keyfi yerinde olan yazar, genç kadına dönüp şöyle sorar: Senin tavsiyene ihtiyacım var. Bir roman daha yazmaya çalışıyorum ve romanımda korkunç bir karakter var. Bu karakter hapse düşmüş, mizacı korkunç kendisinden nefret ediyor ve kendinden çok genç yaşta bir kadına aşık oluyor. Sence bir evlenme teklifi uygun olur mu?

Kadın dönüp şöyle cevap verir: Evlenme teklifini kabul ediyorum.

Berkay Tekin

İzdiham

Kaynak: wannart