7 Mart 2016

Emin Karaca, Edebiyat Tarihimizin Unutturdukları

ile izdiham

Emin Karaca, Edebiyat Tarihimizin Unutturdukları

Her mesleğin bir unutulanları, unutturulanları vardır. Eski halk yazarlarımızdan Osman Cemal Kaygılı da edebiyat tarihimizin unuttuğu isimlerden biridir. Yıllar önce, 1996’daki ilk çıkışından itibaren birkaç yıl yazdığım ” anımsatmıştım. Bunun üzerine bir-iki yayınevi ilgi gösterip, ünlü romanlarından “Çingeneler” ve “Aygır Fatma’yı basmışlardı.

Epeyce bir zamandır “Osman Cemal” kitapları gene görünmez oldu piyasada.

Geçen hafta bir yakın dostum, arkadaşım, yoldaşım Eşber Yağmurdereli’nin yayınevi Kibele için yeni baskıları hakkında konuştuk. O nedenden ben gene eski defterleri karıştırdım.

Önce, Nâzım Hikmet’in 1930’lu yıllarda “Orhan Selim” takma adıyla yazdığı kroniklerden birini ona ayırdığını anımsadım.

“Yazılar” ciltlerinden birinde, Nâzım Hikmet’in 9 Ağustos 1936 tarihli Akşam gazetesinde yazdığı yazıyı (“Orhan Selim” takma adıyla) buldum.

Sizinle de paylaşmak isterim: “Bir Halk Muharriri Osman Cemal halk muharriridir (yazarıdır). Yani bir muharrire verilebilecek en güzel, en temiz, en değerli sıfatlardan birini halk ona vermiştir. Halk ona “halk muharriri” demiştir.

Halk sözü geniş bir insan kalabalığını ifade eder. Halk sözü kendi damı altına fukara ve orta köylülüğü, esnafı, zanaatkarı, işçiyi ve münevverliğin bir tabakasını toplar.

“Osman Cemal bu kalabalıktan asıl hangisinin muharriridir?” diye sorulursa verilecek cevap şudur: -Osman Cemal bilhassa esnaf, zanaatkar zümrelerinin yazıcısıdır. Fakat aynı zamanda şehir “lümpenlerinin fotoğrafçısı da olabilmiştir.

Yazıcı, romancı, hikayeci, mizahçı geçinen bir çok “üstatların Osman Cemal’den öğrenecekleri bir çok şeyler vardır. Eğer onlar eserlerinin niçin okunmadığını merak ediyorlarsa “okutabilme”nin sırrını Cemal’den sorsunlar.

Cemal sanat bakımından ifadesi olduğu muhiti çok iyi bilir. O muhitin içinde yaşar, o muhitin neşesi, kederi Cemal’in uzviyetiyle (organizmasıyla) öyle kaynaşmıştır ki, bütün ideolojik kararsızlığı ve esnaf ve zanaatkar muhitinin ideolojik kararsızlığının ifadesidir.

Zaten Cemal’in bir büyük kusuru varsa o da bu kararsızlığı bir ayna gibi aksettirmesi, buna bir istikamet vermek istememesidir. Sanatkâr “ruhların mühendisi” olmalıdır. Osman Cemal bu işi de yaptığı gün Türk halk edebiyatı onun şahsında bir dev adımı atacak. Çünkü Karagümrük’e, Kasımpaşa’ya, Sarıgüzel’e, Aksaray’a, Etyemez’e, Topkapı’ya bütün bu halk mahallelerine girip, oradaki evlerin kapılarını çalabilen Osman Cemal’in kalemi icap eden ideolojiyi kazandığı gün büyük bir kuvvettir.”

 

 

Emin Karaca

İZDİHAM