22 Nisan 2018

Dilek Kartal, Pepûk

ile izdiham

söylesene
hiç dağ ağırlığında olur mu bulut
hiç taş sertliğinde
suyu izah edebilirim, kolay
hız ve ağırlık: en basiti
biraz daha karmaşık: enerji ve molekül
neticede beton kesiliyor işte
de bulut neden
hem böyle başımdan aşağıya
ben böyle kıpırdayamazken

dinle!
konuşmak konuşmak konuşmak
konuşmaktan yapılma bu çağda
bu en zoru senden istiyorum
inleyişine ara ver ve beni…
dinle! bütün yakıştırmaları reddediyorum
bilirsin artık güçlü değilim ben
dillerim dolaşa dolaşa
üstelik sulu gözün tekiyim
ağlayarak hem de
hatta yolarak böyle saçımı başımı
sana konuşayım
canıma değ
kokumu bölüş
utancımı… sussss!

biz onunla her defasında
elimizde dibi delinmiş bir torba
kenger toplamaya mı yollanmıştık
dağlara
kimin kurduğu kaçıncı oyundu bu
kim korkutmuştu onu: tavşan kaç!
benim knımı kimdi sokak sokak
cadde cadde kamştıran:
tazı tut!
biz onunla
kahpece ovuşturulan bir avucun içinde
un ufak mı olmuştuk birbirimize çarpa çarpa
biz
bu yüzden mi toprak olmuştuk

senin feryadın bulutlardan
sekip gedikler açıyor benim aklıma
ax! ax! ax!
üstelik rabbim
sana kanat takan o tanrıya benzemiyor
beni görüyor- eyyy vah!
her an görüyor
ellerimi
ellerimdeki kanını kardeşimin
bekliyor vaat ettiği günü bana
ve’l ba’sü ba’de’l mevt
ve’l yevmi’l-âhıri

içimde patlayan binlerce bombaya rağmen
tek parça kalıyor ya beden
en acısı buydu
kalabiliyor
nasıl kalıyor
nasıl dağılmıyor kalabalık caddelerinde şehrin
bir nar gibi
kazara elinden kayıvermiş gibi bir güzel çocuğun
sere serpe
kan kızıl
ve neden

gördün mü bak! gök yine taş kesti
söylesene
ben ona ne diyeceğim!

-kî kir? min kir. kî kuşt? min kuşt. kî şûşt? min şûşt. ax!
ax! ax!

 

Dilek Kartal
İZDİHAM