Müseffa Küni, Nergis Çiçeği ile Mülahazalar
Kitaplığımın yanı başında yer edinmiş Nergis çiçeği birkaç tütsü kokusu biraz da farklı aromalarda mum… ruhuma yolculuğum tam da burada başlamıştı. Sanki dar-ı dünyada kaybolmuş ruhumun […]
Kitaplığımın yanı başında yer edinmiş Nergis çiçeği birkaç tütsü kokusu biraz da farklı aromalarda mum… ruhuma yolculuğum tam da burada başlamıştı. Sanki dar-ı dünyada kaybolmuş ruhumun […]
Işığı yaktı. Kapadı. Yaktı, biraz bekledi. Ben tepki vermedim. Tekrar kapadı. Daha seri açıp kapattı. Belliydi, gerilimi arttırmak istiyordu ancak kılım kıpırdamadı. Onun rutin bir […]
Varlığı ile yokluğu farksız kabul edilen âdemin, kararsız kaldığı anda çıktığı yolculuktan arkasında bıraktığı iki çocuk bir olup babalarının tersi istikamette yola koyuldular ilk geyiklerini […]
Tarihler yirmi bir haziranı gösteriyordu. Yılın en uzun günün ağırlığı çökmüştü üzerine. Tarlada işini bitirip bir an önce eve gitmek istiyordu. İkindi ezanı okunurken işine […]
Elindeki kitapları kapının yanına bırakırken, ayakkabılarını çıkarttı. Ayakkabıları değerliydi çünkü yeni alınmıştı. O yüzden okulda arkadaşları ile top oynamayı bırak, koşmuyordu bile. Çamur bulanmış çizmelerini […]
Bugün işte çok yoruldun. Yolda yürürken, arabadayken ve hatta merdivenden çıkarken aklında tek şey vardı: “ Kendimi şu eve bir atsam”. Tamam, eve geldin, […]
Çalan alarmın sesiyle gözlerini ovuşturarak kalktı. Uykulu gözlerle odasının perdesini çekti, baktı. Dışarıda sararmış bir sabaha uyanmıştı. Penceresinin baktığı üç katlı evin bahçesinde ağaçlar bütünüyle […]
İnsan düşerken -atlamış olsa bile- tutunacak bir dal istiyor. Takılı kalıp hızını kesecek bir an. Ben buradan atlarken düştüm sananlar oldu. Zaten kafası güzeldi, çok […]
“Denizden gelen denize gider, bir şey nereden gelmişse oraya avdet eder…” Mesneviden Dönmemek pahasına çıktığım seferde üçlerin ve yedilerin sarmalında, hiçbir korunak yokken başımla […]
Saliha küçük yaşta başlamıştı hayatın dayağını yemeye. Babası Yakup Efendi on sekiz yaşında everdi Saliha’yı. Sormadan sordurmadan vermişti kızını ellere. Onun düşüncesinde bir boğaz eksilsin […]
“Anneanne neden elma doğruyorsun çorbaya?” “Vitamin Ayşe’m vitamin…” “Ya, ben Ayşe değilim. Torunun Elif, unuttun mu?” “…” Anneannesi dönüp kim olduğunu anlamaya çalışıyorken, Elif, donuk […]
Bedenimdeki küçük adamlara bugünlük izin vermiştim. Bugünlük bedenimde değillerdi. Bunu, Tibet’le ilgili bir kitabı okuyan arkadaşım anlatmıştı bana: Sadece beyazı düşün. Yoksun artık. İzin ver […]
Oraya gitti. Zamanın içine. Yirminci gidişiydi. Şubattı. Sabah. Sis, henüz dağılmadan… Gece soğukta donmuş karın kıtırtısı ses verirken. Ağaçtaki kuşun ürküp salladığı daldan dökülen kar […]
Sacit Kalamar, sayın Kalamar veya Saco; Üsküdar’da yaşayan ve boşanmadıysa halen evli olan bir öykü karakteri. Öykünün adı bu yazının başlığı ile aynı veya bu […]
Geçen kış, bir miras işini yoluna koymak amacıyla Ignace K. adlı bir toprak sahibini ziyarete gitmek zorunda kaldım. Birkaç gün izin aldıktan, işlerimi de yardımcıma […]
Radyodan anons geçiyor: Bugün saat 13.00 ila 14.00 arası tüm vatandaşlarımızın bu melunların halline icabeti elzemdir. Her vatandaşımız, bu melun sineklerin tasallutundan kurtulmamız için en az […]
Sonda söyleyeceğimi başta söylemek huyumdur. Büyük bir tufanla yeniden helak edilmemiz halinde, Nuh’un gemisi gelip önümde dursa, binmeyeceğim. Yemin olsun! Yaşamak, doyasıya nefes alamadığım şu […]
“Bazı insanlar için dünya, kötümser bir ressamın tablosu gibidir, her renk kötüye çalar. “ Leyla kitabın son cümlesiyle başında yoğun bir ağrı hissetti, bir kez […]
Her akşam, ağzı burnu yamulmuş beş litrelik şişesiyle caddeyi yukarı aşağı dolaşır, kedilerin su kaplarını doldururdu. Bazı günler, yani emekli maaşının yatmasıyla faturaların gelmesi arasındaki, […]
Her gün kalbimin sızladığı bir memlekette yaşamaktan yorgunum. Birhan Keskin Çoğu sayfaları eksik ve kahve lekeli kitapların satıldığı limon küfü rengindeki küçük sahaf dükkânın dar […]