31 Ekim 2017

Burak Ş. Çelik, Sana Bana Time Dair

ile izdiham

Anadolunun kuzey noktasında şark hizmetinde
Yaşamaktan canı çıkmış bir öğretmen ben
Şairliğim uzak okuttuğum derslere
Raspalanmış sistemler içinde kazanmak için ekmeğimi
Yüzümde devlet ciddiyetiyle beklerim her sabah
Yerine gelsin diye bütün ritüeller
Düşler kurarım uzak coğrafyalara
Ellerimde beyaz kâğıtlar bakanlık mühürleri
Boynumda geçmişimi sömüren alacalı bir urgan
Nasıl desem bilemiyorum başımdaki yavanlığı
Çantamdaki kitaplar kimseyle ilgili değil
Siz tutasınız diye değil vermekle mükellef olduğum öğütler
Uyanmak zorunda olduğum pazar sabahları kendimden
Sokak sokak köşe bucak dolaşmak
Taş yürekte ölmek tunç bilekte dirilmek isterim

Her sabah aynı ümitle aldığım yoklama listesinde
Adım yazılı değil herhangi bir sıraya ne de
Bir numara verilmiş mevcudiyetime
Hafta sonları tutmak zorunda olduğum pansiyon nöbetleri
Karinesidir katıksız yalnızlığımın
Orada yemek listelerinde olmayacak belki asla
Pirzolalar beluga havyarı ne bir tutam
Geçmeyecek belki hiçbir kitapta susuzluğum
Son paramı tütüne yatırıyordum orta sonda
Şu günlerde de çok şey değişti diyemem

Kanunlarınızdaki boşluklardan bir çıkış yakaladığımda
Çimlere uzanmak isterim çimlere sıyırıp üstümdeki gereksiz ciddiyeti
Hiç lüzumu yokken belki düş kurmak isterim
Belki düşleri çamur tutmuş bir çocuğun gözlerinden kaçarak
Çin seddinde seddülbahirde çadır kurmak
Bakır taslardan ayran içmek iki temmuz arasında
Frida Kahlo tablolarından kopmak isterim

Yağmur yağsın ben teperken uzunca yollar
Yıldırımlar düşsün adımın şanından
Var elbet bu çilentiyle münasebeti çilemin ben
Anadolu’nun kuzey noktasında şark hizmetinde
Yaşamaktan canı çıkmış bir öğretmen

Burak Ş. Çelik,  Hece, Ekim 2017, sayı 250

İZDİHAM