2 Kasım 2016

Bayram Kalem, Uyku Problemleri

ile izdiham

Uykusunu yarıda bırakan acısını dinlemeye başladı.
Acı konuştukça içindeki bütün şehirleri seller bastı.
Gözünü karanlığa açamadığı için aydınlığı kaçırdı.
Güneş ile arasına ufacık bir acı sindi.
Yutkunamadı, ruhu bedenine sığmıyordu.
Acısını bir kez daha dile getirdi.
Bütün bir gecenin karanlığı üzerine çöktü.
Yutkunamadı, ellerine fay hatları bağlanmıştı.
İçindeki depremin etkisi gözyaşlarını yanaklarına vurmuştu.
Bir nefes alabileceği kadar gücü bile kalmamıştı.
Yutkunamadı, ses tellerine artık kuşlar konmuyordu.
Sonbahar çok erken gelmişti parmak uçlarına.
Üşüyordu, ellerini sonbahara teslim etmişti.
Gözleri artık kendini hissetmemeye başlamıştı.
Kirpiklerini sonbahar dökmüştü.
Ölüm kendini yavaş yavaş getirmeye başlamıştı.
Uykusundan uyanmıştı ölüm.
Ölüm ve uyku.
Karanlık bir oda.
Tavanından ölümü çağıran kalın bir ip.
Kadın kararlı ve bir o kadar da cesaretli.
Ölüm için ayakları yeni doğan bir buzağı.
Kararsız geldi cesareti yitirmiş bir şekilde.
Uyku ile ölüm bir elmanın çekirdekleri.
Karanlık çökmüş kadının naif yüreğine.
Bir mektup içinde anlatmış bütün yaşadıklarını.
Hevesi daha boğazında kalmış İstanbul’un.
Sonbahar gibi kalmış kadın.

Bayram Kalem

İZDİHAM