30 Kasım 2017

Abdullah Talha Aydemir, Gönlümüzün Razı Gelmediği

ile izdiham

I.
Sırtımızda kan sesleri
Susuzluğumuz bir yana
Umudun kokusunu okşuyoruz
Ölmekten öte çare bulamayınca korkuya
Her anı bir ölüymüş gibi yaşıyoruz
Zaman! bizi uzaklara taşıma.
Yüklü ağzımız
Aşkla kaplı seslerimiz hep, çepeçevre.
Ne elimiz varır ne elimiz
Bir bardak su içmeye
Susuzluğumuz bir yana
Mutluluğun kemik kemik dirilişini
İzliyoruz yalnızca
Nasıl mı ölür bir insan?
Ellerimiz bunu açıklamaya yeterli değil
midir?
Elbet bir şeyi açıklamalı ellerimiz
Göğün gürültüsünü
Yağmurun yağışını
En çok şiir
Yağmurda düşer yeryüzüne
Her damla birer şairdir
Ellerimiz
Bunu açıklamalı
Yağmurun kokusunu

II.
Çocuklar alçak sesle koşardı anılarımızda
Bir politikacıyı kan tutardı
Oysa boşaydı
Kulaklarımız alışmıştı
Çok basamaklı yalanlara
Kadınlar doğururken
Boğmaya çalışıyordu çocuklarını
Bizse
Göğü ve yeri deşen sesimizle
Evi de alıp
Uzaklaşıyorduk
Uzaklaşıyorduk ve uzaklaşıyordu zaman
Uzaklaşıyordu çocuklar
Kucaklarında babalarıyla

III.
Serin karanlığımıza inen koca dağ gölgeleri
Ve uykumuzu sattığımız kırmızı çark
Günün doğmasını nasıl beklediğiniz
Duygularınızı hangi buluta gerdiğiniz
Bize anlatıldı.
Bize çoğu şey hep anlatıldı…
Yırtıcı gülümsemeler
Korkunç gökyüzü
Ve geceye son veren gürültülü ışıklar
Bize anlatıldı
Bilelim diye
Ne yazık ki ümidi yorgun kimseleriz
Bağrımız savruk
Çaresiz, çıplak

IV.
Yolumuz huysuz
Çünkü hiç kimse
Çıkmaya cesaret edemez kahkahadan
Çünkü gönülleri bir zevke kanat vurmuştur
Zevke kanat vuranlar bir oyunun kuralına
uyanlardır.
Bizim yolumuz huysuz
Saçları bize doğru uzanan
Geceyedir yolumuz
Dertlerin birbiriyle yarıştığı.
Neler göreceğiz neler duyacağız
İnsanların ağzında barut kokuları
Sönmüş ateşleri öpen
Bir yiğidin cesur bakışları
Arasında
Gökyüzünde süzülen bir
Uçurtma dahi göremeyeceğiz
Gözlerimiz kör olsun dile.

 

 

 

Abdullah Talha Aydemir

İZDİHAM