20 Eylül 2017

Zehra Betül Bulat, Dağdar

ile izdiham

Kısır bakışlarını savurdu kasıklarıma
Hiçbir tufan kopmayacaktı
Nuh rüzgarlara ve rabbine güvenip yelkenleri açmayacaktı
Zaten o tufan kopsa kirpiklerinin yarasından
Ben inkar edenlerden olup boğulacaktım denizin satırlarında
Güvercinlerin sisli kanatlarından dökülecekti imkanın olumsuz yanları

Aslında ne çok telaşa gerek var bir ölüyü gömmek dışında
Tamamlanmış bir işlemeye bakar gibi
Bir ölünün yüzüne bakmak gurur verirdi gözlere
Bitmiş şeylerin o tatlı tatmini sarardı elleri
En masum şey soğuk morarmış dudaklar değil miydi
Artık yalan söylemek için vakti dolmuş diller
İğne izleriyle kanayan duvaklar
Ve yükü uçup gitmiş sol omuzlar
Bitmiş bir türkünün aklı terk etmeyen nakaratıdır
Ölmek bir bakıma
Tanımı bunca basit
Rast gelmesi onca çok olasılıkla sabitlenmiş

Lakin benim parmaklarıma yüzükler değil dikenli sarmaşıklar dolanmış
Tanrı’nın katillerinin bileklerinde olması gereken kelepçeler
Benim beynime giden damarları esir almış
Sendikaların ateşli sözcüleri günahlarımdan dem vuruyor
Bu hakaretleri işitmiyor kulaklarım
Çünkü bunlar Tanrı öldürülmeden evvel düşünülmeliydi diyor o
Ve o hiçbir zaman açmaya yeltenmiyor duvağımı

Zehra Betül Bulat

İZDİHAM