3 Mart 2016

Seher Şahin, taşradan gözüken İstanbul edebiyat dünyasını anlatıyor

ile izdiham

Alfabeyle aramı düzeltip kelimelerle savaşa girme mühimmatı edindiğimde cephede hep bambaşka ülkeler oldu. Hangisine silahı doğrultsam mermi değiştirmem, hangisine selam dursam yeni bir lisan edinmem gerekti. Öyle kalabalıktı ki ortalık o anda tüm güncel müesseseler takdire şayan bir üslubla cüzdanı kendisine çekti. Cağaloğlu ortam, bilmediğiniz bir alışmamışlık değil! Bütün maddi unsurların cepte hızla biriktiği, manevi herhangi bir konunun kimseye hibe edilmediği günümüz İstanbul’unda bir akşam. Edebi niteliğin bir yana, üslubun bir yana ısrarla itelendiği, ticari bir mekanizmanın çok satanlarını hızla güncellediği gece yarıları. Eserden önce gelen isim, eserden önce gelen takipçi sayısı, özgeçmişten evvel irdelenen ‘’kaç satar’’ baskısı. Nitelikten önce konu, nitelikten önce ergenleri hedefleyen cinsiyet algıları!

Anlamazlıklar, anlamsızlıklar, anlam-a!

Kağıt kalitesi, baskı makinesi, kapak tasarımı, ön söz.

Kitap fiyatları, dergi abonelikleri, kıyamet!

İstanbul’u gözleri kapalı düşünen şairin gözü açık baskıcıları, paylaşımcıları, istilacıları.

Edebiyatla omuz omuza şehri keşfediyoruz acımasızca! Şehrin kimliğine rağmen yazılmamışlıklarını. İstanbul aşıklarının kitaplığını güncelleyen önü arkası İstanbul ama içi dışı şehirsiz, içi dışı kaç satar kalabalığı romanları. Bir şiir dizesinde küfrü afili etti diye parasıyla kitap bastıran budalalığı. An’ı, anı anı biriktiren bir fotoğrafçı objektifinde Eminönü balıkçılığını. Şiirin içinden geçer gibi bir şehirde lağımın içinden geçer gibi dayatılan algıyı, yalanı, korsanı.

Düşünmek, bir şehrin elinden tutarken yürüdüğün kaldırımlara bile hükmederken Türk Dili ve Edebiyatı okuyan üniversiteli kız Oğuz Atay’ı dizilerden duymuş, Yaprak Dökümü’nün kitabını yeni çıkanlarda arıyor, İsmet Özel sıkıcı geliyormuş okumuyor. Cemil Meriç’in okumakla kapanan gözlerine manasız bir eylemmişçesine sayfa çeviriyor. Kafka’nın Milenası, Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonnası, Nazım’ın Pirayesi olmayı yalnızca sosyal medya kullanıcılığıyla övündüğü hesaplardan gözüne ilişenlerle arzuluyor. Karşıya vapurla geçerken bir şiire dahil olma heyecanını tatmadı ama birkaç yıla burslarını biriktirip bir kitap bastırmayı hedefliyor. Yetişmesi gerekiyor çünkü.

Cağaloğlunda bir akşam üstü, bugün hiç kimsenin okumayacağı birkaç klasik, herkesin okuyamasa bile illa duyacağı birkaç çok satan, acelesi olduğu için cüzdanını ortaya koyan birkaç gencin kitabı basıldı. Kimilerini sen ben, kimilerini hayranları, kimilerini komşuları okuyacak. Ama bazıları en güzel şiirini yazdığı karalama defteri elinde o semtten hiç okunmayacak bir şiirle ayrılacak.

İstanbul’da bir şiir, bir şarkı, bir yaşamak!

Biriktirdiğim.

Seher Şahin

İZDİHAM