26 Aralık 2017

Saadet Derya Yazgıç, 9 Maddede Gogol’ün Paltosu

ile izdiham

1.Dostoyevski Gogol’ün Palto adlı hikâyesine atıfta bulunarak “Hepimiz Gogol’ün paltosundan çıktık.” der ve Rus edebiyatında gerçekçilik akımının başlangıcı olarak Gogol’ü gösterir. Gerçekten de Gogol, Rus edebiyatına yön veren önemli yazarlardan biri. 43 yıllık kısa yaşamı boyunca birçok eser kaleme almış ve yazdığı bu eserlerle Dostoyevski ve Çehov gibi pek çok büyük yazar üzerinde önemli etkileri olmuştur.

2.Öyle ki şair Nekrasov, Dostoyevski’nin İnsancıklar romanını okuduğunda hemen eleştirmen Belinski’nin yanına gidip ona heyecanla “Yeni bir Gogol doğdu.” demiştir. Belinski ise buna cevaben “Bizde mantar gibi Gogol yetişir.” der. İnsancıklar Dostoyevski’nin 1846 yılında yazdığı ilk romanıdır. Döneminde çok büyük övgüler alan ve Dostoyevski’nin halen daha en sevilen romanlarından biri olan İnsancıklar, Makar ve Varvara’nın mektupları üzerinden aslında yoksul ve çaresiz insanların hayatını anlatır. Tıpkı Gogol’ün Palto’da, Rusya’da yaşanılan sosyal sınıf baskısının alt sınıf insanları üzerinde bıraktığı etkiyi anlattığı gibi.

3.Gelelim Akakiyeviç’in paltosunun hikâyesini anlatmaya. Gogol’ün 1842 yılında kaleme aldığı “Palto” adlı uzun öyküsünün kahramanı Akakiy Akakiyeviç’tir. Hayatını memuriyetle idame ettirmeye çalışan Akakiy Akakiyeviç’in o kadar zor bir hayatı vardır ki giyinmek, soğuktan korunmak gibi en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamamaktadır. Bu durum onu sosyal hayattan da uzak tutmuştur. Çünkü giysilerinden dolayı çevresindeki insanlar, sürekli olarak ona karşı alaycı bir tutum takınmışlardır. Akakiyeviç, hem bu insanların tepkisinden kurtulmak hem de artık kendisini soğuktan koruyamayan paltosunu yenilemek için binbir güçlükle uğraşır. En sonunda bütün bu uğraşıları sonuç verir ve kendine yeni bir palto satın almayı başarır. Fakat bu yeni paltoyu çok kısa bir süre sonra çaldırır. Bunun üzerine başvurduğu hiçbir yerden sonuç alamadığı gibi çevresindeki insanlar, kendisiyle daha çok dalga geçmeye başlarlar. En nihayetinde bütün bunlara dayanamayan Akakiyeviç, girdiği bunalım sonucu ölür. Hikâye bu küçük memurun ölümüyle bitmez. Çünkü memurumuz hortlak olarak geri dönecek ve karşılaştığı her insanın paltosunu çalmaya başlayacaktır. Ta ki kendi paltosu çalındıktan sonra ona yardım etmeyen “mühim adamın” paltosunu alıncaya kadar.

4.Gogol, gerçekçi anlatımının yanı sıra öykülerinde alaycı ve eleştirel bir dil de kullanmıştır. Gogol’ün hikâye anlatımındaki bu tercihini Palto’da daha Akakiyeviç’i bize tasvir ederken bile bir şekilde fark ederiz.

Gogol hikâyede Akakiyeviç’ten şu şekilde bahseder: “Devlet dairelerinden birinde görev yapmakta olan bir memur vardı ve bu memurun, dış görünümü itibariyle insanlarda ilgi uyandıran biri olduğu söylenemezdi. Kısa boylu, çipil gözlü, biraz da çopur suratlıydı; kızıla çalan saçları yer yer dökülmüş, her iki yanağında da derin kırışıklıklar oluşmuştu; yüzünden, basurdan yana dertli olduğu anlaşılıyordu.”

Görüldüğü üzere Akakiyeviç’in ruhundaki ve karakterindeki eziklik dış görünümüne ve hatta kaderine de yansımış. Okuyucuya da ne yazık ki bu hikâyeyi okuyup Akakiyeviç için üzülmek kalmış.

5.Aslında Akakiy Akakiyeviç’in kendisine verilen bu tekerleme gibi ismi de kendi adıma üzülmek için yeterli bir neden. Akakiyeviç’in annesine doğumdan sonra pek çok isim önerilerinde bulunulur. Annesi bu önerilerin hiçbirini beğenmez. En sonunda dayanamayarak bu çocuğun kaderi de böyleymiş der ve oğluna babasının ismini verir. Gogol ise bu durumu hikâyede şu şekilde açıklar: “Olan biteni doğrudan anlatmayı tercih ettik, böylece okuyucu çocuğa başka bir isim verilmesinin kesinlikle mümkün olmadığını, aslında bu ismi seçmeye mecbur kaldıklarını kendiliğinden görecektir.” der. Böylece ismi konulan Akakiyeviç, sanki günün birinde sıradan bir kalem memuru olacağını önceden hissetmiş gibi yüzünü ekşitip ağlamaya başlar.

6.Gogol, Palto’yu bir arkadaş toplantısı sırasında anlatılan bir olaydan esinlenerek yazmış. Dinlediği bu olay küçük bir memurun başına gelmiş. Bu memur yıllarca çok uğraşarak kendisine bir av tüfeği satın alır. Daha sonra aldığı bu tüfekle birlikte sandala binerek ava çıkar. Nasıl olduysa tüfek suya düşüp kaybolur. Üzüntüden yataklara düşen memuru ancak arkadaşları yeni bir tüfek alarak teskin eder. Bu hikâye anlatılırken oradaki herkes, bu memurun başına gelenlere çok güler. Av tüfeğini kaybeden memura gülmeyen bir tek Gogol’dur. Hatta Gogol, bu olaydan o kadar çok etkilenir ki bu olayı dinledikten 8 sene sonra Palto’yu yazar.

7.Akakiyeviç’ten bu kadar çok bahsettikten sonra biraz da hikâyenin yazarı Gogol’dan da bahsetmek isterim. Orta halli toprak sahibi bir aileden gelen Nikolay Vasilyeviç Gogol’ün, (D.1809-Ö.1852) edebiyata olan merakı lise yıllarında başlar. Bir dergide yayınlanan şiirleri ve okulda sahnelenen oyunlardaki mizah yeteneğiyle dikkat çeker. Daha sonra memur olmak için gittiği Petersburg’da başarılı olamaz ve Almanya’ya gitmeye karar verir. Burada da parası tükenince Petersburg’a geri dönen Gogol, kendisine çok az bir maaşla devlet memurluğu bulur. Daha sonra bu görevinden de ayrılan Gogol, Puşkin tarafından çıkarılan bir dergide öykülerini yayınlamaya başlar. Bu yıllarda Puşkin’den fazlasıyla etkilenen Gogol, Ukrayna halk kültüründeki fantastik öğelerle dolu öyküler yazmaya başlar. Daha sonra Gogol, 1831-32’de yazdığı “Masalar: Dikanki Yakınlarında Bir Çiftlikte Akşam Toplantıları” adlı hikâye kitabını yayımlar. Bu kitapla büyük bir ilgi toplayan Gogol, bir anda ün kazanır. Gogol 1836’da Araba’yı daha sonra da Burun adlı ünlü hikâyesini yayınlamıştır. Müfettiş adlı oyunu sahnelendiğinde büyük bir tepki alan Gogol, Rusya’dan ayrılmak zorunda kalır. Roma’ya giden Gogol, burada Ölü Canlar romanını yazar. Yazımızın da konusunu oluşturan Palto öyküsünü ise yine bu dönemlerde yazan Gogol, her iki eseriyle de halk tarafından olumsuz tepkilere maruz kalır. Halkına ihanetle suçlanan Gogol, Filistin’e giderek kutsal toprakları ziyaret eder. Fakat burada da bulmayı umduğu huzura kavuşamaz. Moskova’ya döndükten sonra bağnaz bir rahibin etkisi altında kalan Gogol, Ölü Canlar romanının ikinci bölümünün el yazmalarını yakarak yok eder. Bu olaydan kısa bir süre sonra da Moskova’da hayata veda eder.

8.Gogol’ün Palto’sunu okumak isteyenler, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Kolektif Kitap gibi pek çok yayınevinin klasikler serisinden bu kitabı temin edebilirler.

9.Ayrıca pek çok kez tiyatroya ve sinemaya uyarlanan Palto’yu okumanın yanı sıra bir de dinlemek isterseniz YouTube’daki Radyo Tiyatrosu isimli kanalın bu linkinden dinleyebilirsiniz: https://youtu.be/-YVecVJb-FM

 

 

Derya Yazgıç

İZDİHAM