30 Mart 2016

Rümeysa Nur, Taklidi Şarklı

ile izdihamdergi

yağmuru seviyorum dediğimde, anlamıyorlar beni Aya
onlara hızlıca akıp gitmeyen bulutlardan bahsetsen
yararı olur belki.
rengi kararınca bulutların,
ruhlarında boyuna açan sahte gelincikler soluveriyor aniden.
korkunçmuş bu gün hava,
onların mutlulukları yalnızca günü bağlıyor, Aya,
sağa sola dağıttıkları sahte gülücükleri,
işlerine yaramıyor aynaya baktıklarında.

neden bu kadar karanlık olduğumu soruyorlar boyuna,
asıl sorunları, karanlık kitaplarımmış.
mutluluğumun kifayeti aşikar,
ihtiyacım olan karanlık, diyorum fakat nafile.
anlamıyorlar.
bahsetsen onlara,
karanlığımın, hayata inmek için kullandığım
bir halat olduğunu,
ve çok yüzeyde kaldığından hislerimin,
yetinmediğimi karanlığımla,
aya, seni dinlerler. bana sağır bu insanlar.
tek bir insan dahi anlayabilse
neden bahsettiğimi,
yada görebilse benim görebildiklerimi
akıp giden caddelerde…

önemi yok.
sıkışmış kalmış gibiyim,
doğu ile batı arasında.
hayır yalnız değil hepimiz,
tüm Türkler Aya, Tüm Türkler
sıkışmış kalmış gibi Doğu ile Batı arasında.
bana asırlık cümleleri okuma,
baksana aynaya kim taşıyor, bakışlarında doğuyu.
hangi anne umutlu doğurduğundan,
biz şarklılar derken, şair de yalan söylüyor Aya.
biz araftakiler,
biz özünün kilometrelerce uzağına düşmüş sahte nefisler,
taklidi şarklılarız, biz.
sadece bu.

neden bize bu kadar benziyor dersin,
bu ingilizler.
suretlerine tebessüm çerçeveleri giydirmişler,
iğreti duran dudak kıvrılmaları, yüzlerinde,
donuk, soluk benizlerine yapışmış gibi.
Aya anlat onlara, yalvarırım.
anlat mutluyum ben, hem esmerim de, biraz da şarklı.
önemi yok.
anlamasalar da mühim değil.
sadece, anlat,
anlat ki
bir halat daha atabileyim kuyuya,
yüzüm kızarmasın şarklı olduğumu fısıldarken
ruhum bedenime,
anlat ki Aya, kitaplarım da şahit olsun
tüm yaşadıklarıma.
bulutlar burda çok hızlı akıyor, Aya
bilir misin?!

Rumeysa Nur, Newcastle/UK
İZDİHAM