Nur İpek Önder, Apoptozis
sonrası
boğazımı yırtan çığlık gibi bir ekim
ölüm üstüne düğüm
düğüm üstüne düğüm attığım
nefesime takılan tek isim olmayı
kendine yediremeden gittiği vakit
avucumda bir buz parçasından
şuleye döndüğü vakit
o vakit ki
ben şehrin sırtından eksik olmayan kasvetiydim
iki el silah sesi, iki el ilah esiydim
siz ne kadar oynadıysanız
o kadar azdı hüznünüz
ben sizi izledim
o gitti
cirmi kadar yer yakmayacak ateşte
dövülmeye gitti çelik nefreti
sizin tükürdüğünüz mazgallar
yukarı bakardı gök/yüzü
ben o mazgallardan aşağı
açlığının çığlığıyla sağır olan bir martı
denizin kine döküldüğü vakit aşk
yüzündeki toprağı, bileğindeki pıhtıyı
pay etmeye kemiğime dayandı
o gitti
gözlerindeki döner merdivenlerden hızla koşan lal kadın
utancından bir sicimle kendini kıyamete astı
Nur İpek Önder
İZDİHAM