4 Mart 2016

Notlar Dergisinin 4. Sayısı Çıktı!

ile izdiham

Düşünce dünyamızda derinlikli çalışmalar ile iz bırakma ve yol açma çabasıyla hareket eden Notlar dergisi 4. sayısı ile birinci yılını doldurdu. Derginin sunuş yazısında değerler ve ilkeler konusuna dikkat çekilirken, zihniyet bağlamında değişimin yolu olarak derinlikli düşünmek yanında klas bir duruş olması vurgulanıyor. “Bir bozulmadan bahsederek bozulmaya doğru yelken açan ve oradan beklentilerini gerçekleştirmek isteyen bir bozgunun tam ortasındayız.” denilerek, kalbin ve vicdanın istikamet doğrultusunda diri kalması gerektiği ifade ediliyor.

Derginizin yeni sayısında Doç.Dr. Fatih M. Şeker ile kapsamlı bir konuşma yapıldı. Tefekkür tarihimizi hakkıyla ele alan Doç. Dr. Şeker’in her cümlesinin altını çizmek gerekiyor. Murat Erol birbiriyle bağlantılı yazılarını bu defa mekan üzerine yazarak sürdürüyor. Yasin Ramazan İslami düşüncenin evrelerini akıcı bir üslupla ele alıyor. Sait Mermer ise İslam düşüncesinin tarih yapıcı rolünü anlama ve anlatma çabasına devam ediyor. Ekrem Özdemir hürriyet kavramı ve irade hürriyeti probleminin İslâm düşünce tarihindeki seyrini kelâm ilminin literatüründen istifade ederek inceliyor. Orhan Gazi Gökçe, Garaudy’nin entegrizm kavramına önemli bir eleştiri getiriyor yazısında. Özgür Taburoğlu ise, Tanpınar üzerinden Müslümanlardaki renk yaklaşımını konu ediniyor. Necmettin Evci ise hakikate yaklaşımlar üzerine kuruyor yazısını. Kenan Arpacıoğlu Cemil Meriç metinleri üzerinden Türk modernleşmesini ele alıyor. İlk yazısı yayımlanan genç arkadaşımız Hayati Özgür, Osmanlı’nın kapitalistleşmemesini ve bir burjuva sınıfı çıkarmamasını konu ediniyor. Mustafa Çakıroğlu, kendi özel yoğunlaşması olan “basit yaşam” konusunu anlatıyor. Fırat Kargıoğlu ise, Hamlet üzerinden siyasal bir analiz yaparak, totaliterlik kavramına eğiliyor.

Dergide Fatih M. Şeker özellikle düşünce geleneği kurma konusunda önemli tespitlerde bulunurken, Osmanlı’dan günümüze bir fikri harita ortaya koymuş. Doç. Dr. Şeker, ” Osmanlı asırlarını tutuşturan ocak Selçukludur. Bir başka ifadeyle Osmanlıya atılmış bir çekirdek gibi görülmesi gereken Selçuklu çağı, yeni dönemin zihniyet dünyasında birdenbire büyüyen bir ağaç gibi dal budak salar. Osmanlı tefekkür hayatını inşâ eden mütefekkirlerin her birinde birkaç Selçuklu düşünürü yeniden hayat bulur. Bu şekilde onlar selefleri olan pek çok düşünürün ömrünü birden tecrübe ederler. Yeni devlet mevcut siyasî ve fikrî sisteme tabi olarak tarih sahnesine çıkar. Hoca-zâde, Kemâl Paşa-zâde, Taşköprî-zâde ve Bursevî’de Gazzâlî; Lütfi Paşa ile Cevdet Paşa’da Nizâmü’l-mülk, Gelibolulu Mustafa Âlî’de İbn Bîbî; Peçevî ve Na‘îmâ’da Râvendî; Ankaravî’de Mevlânâ; Bosnevî’de İbnü’l-Arabî aynı ocağın ateşiyle yanmaya devam eder.” diyerek önemli bir tespitte bulunuyor.

 

İZDİHAM