29 Ocak 2018

Nazım Hikmet, Ağa Camii

ile izdiham

Havsalam almıyordu bu hazin hali önce
Ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce

Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım;
Allahımın ismini daha çok candan andım.

Ne kadar yabancısın böyle sokaklarda sen!
Böyle sokaklarda ki, anası can verirken,

Işıklı kahvelerde kendi öz evladı var…
Böyle sokaklarda ki, çamurlu kaldırımlar,

En kirlenmiş bayrağın taşıyor gölgesini,
Üstünde orospular yükseltiyor sesini.

Burda bütün gözleri bir siyah el bağlıyor,
Yalnız senin göğsünde büyük ruhun ağlıyor.

Kendi elemim gibi anlıyorum ben bunu,
Anlıyorum bu yerde azap çeken ruhunu

Bu imansız muhitte öyle yalnızsın ki sen
Bir teselli bulurdun ruhumu görebilsen!

Ey bu caminin ruhu: Bize mucize göster
Mukaddes huzurunda el bağlamayan bu yer

Bir gün harap olmazsa Türkün kılıç kınıyla,
Baştan başa tutuşsun göklerin yangınıyla!

 

Not: 

Türk şiirinin mihenk taşlarından olan Yahya Kemal ”Süleymaniye’de Bayram Sabahı” şiiriyle bizleri adeta Sinan’ın dönemine götürür ve o ihtişamı bize yaşatır. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif de ”Fatih Kürsüsü’nde” şiiriyle Fatih Camii’nin ihtişamını içinde hisseder ve sanatkarane bir üslupla bunu kaleme alır. Şiiri okuyanlar İstanbul’u, Fethi ve Fatih’i bir arada bulabilir.

Rıza Tevfik ”Harap Mabet” adlı şiirinde, Mihrimah Sultan Camii’ nin eşiğine yüzünü sürerken utancından yüzünün kızardığını zikreder ve ”Hey Rıza! Başını secdeye koy da inle, dinle” diyerek kendine seslenir.

Yahya Kemal’in ”Ezansız Semtler” makalesinde zikrettiği yerlerden olan Beyoğlu’ndaki Ağa Camii de ilham vesilesi olur şairlere. Kiliselerin yoğun şekilde olduğu mecradaki tek camii olan Ağa Camii çok kez hasar görmesine ve yanmasına rağmen Sultan İkinci Mahmud devrinde tamirden geçer. Dönemin İstanbul beyfendilerinin ve hanımlarının Beyoğlu bölgesinde uğrayabileceği camii olan Ağa Camii son devirde bir kez daha yanar ve Suzan Hanım isminde bir hayırseverin çabalarıyla tamir edilir.

Mütareke yıllarındaki İstanbul birçok şairimizi hüzne boğuyordu. Bu hüznü derinlerinde hissedenlerden biri de dönemin genç şairlerinden olan Nazım Hikmet’ti. Nazım Hikmet, İstanbul’un içinde bulunduğu hal’in de etkisiyle Ağa Camii için şu şiiri kaleme alır:

Nazım Hikmet

İZDİHAM