11 Mart 2016

Milan Kundera, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği

ile izdiham

Tereza, Tomas’ı beklenmedik bir zamanda Prag’da ziyarete geldiğinde Tomas, Birinci Bölüm’de söylediğim gibi, onunla hemen o gün, daha doğrusu o saat sevişti ama ardından Tereza birdenbire ateşlendi. Tereza yatakta yatar, Tomas onun başucunda ayakta beklerken Tomas birden önüne geçemediği bir duyguya kapıldı; Tereza sazdan sepete konulup, nehir aşağı bırakılarak kendisine yollanmış bir çocuktu.

Terk edilmiş çocuk imgesi giderek Tomas’ın çok sevdiği bir şey oldu ve Tomas sık sık içinde bu imgenin yer aldığı eski efsaneler üzerine düşünmeye başladı. Sofokles’in Oedipus’unun çevirisine el atarken de aklında bu vardı anlaşılan. Oedipus hikayesi herkesçe bilinir; çocukken terkedilen Oedipus, Kral Polybus’a götürülür ve onun tarafından büyütülür. Delikanlı Oidipus, bir gün bir dağ yolunda at süren bir soyluya rastlar. Aralarında kavga çıkar ve Oedipus soyluyu öldürür. Sonra Kraliçe Joasta’nın kocası ve Tebai kentinin kralı olur. Oysa ki dağlarda öldürdüğü adamın babası, yatağına girdiği kadının ise anası olduğundan haberi yoktur. Bu arada kader, halkına veba hastalığını musallat eder ve bu salgın hastalık nedeniyle onlara büyük acılar çektirir. Oedipus halkının çektiği acıların nedeninin kendisi olduğunu anlayınca, gözlerini kör eder ve o kör haliyle Tebai’den çıkar gider.

Milan Kundera

İZDİHAM