12 Mart 2016

Mehmet Kütükçüoğlu, Kör Kuyuda Yusuf Olmak

ile izdiham

Mehmet Kütükçüoğlu Safranbolu’ya dair yazdı.

Safranbolu’nun asli manası, Roma, Selçuklu ve Osmanlı’dan mürekkep bütüncül dokusundadır. Bu doku, zengin ticaret yaşamından kaynaklı yüksek yaşam zevklerinin oluşturduğu eşsiz tarihi eserlerde gizlidir. Ancak tarihi süreç içinde Safranbolu’nun yıldızı sönmeye başlayacak; 1940’larda fabrikalar sayesinde ışıl ışıl bir Karabük ile sokakları kandillerle aydınlatılan bir Safranbolu’nun paradoksu bölgeye gelen gazetecilerin gözlem yazılarında vücut bulacaktır.

Aynı zamanda maddi boyuttaki bu kriz kültürel hayata da yansıyacaktır. Öyle ki 1976’da “Safranbolu’da Zaman” belgesel filmi ile Suha Arın’ın kasabaya son bir ikaz vermesi ve ağıtını yakması, bu krizin boyutlarını küreselleştirecektir.

“Korumacılık” kelimesi zaman içinde beşer hafızalarına kazınacak; Safranbolu, binden fazla taşınmaz tarihi mirasıyla eşdeğer bir kültürel hayatı ise maalesef koruyamayacaktır. Bunu olmayan büyük kitapçılarından, film tercihleriyle sinemasından veya kültür fetişistlerinin sayısından da anlayabiliriz. İşte bu noktada Safranbolu’dan beslenen, saygın edebiyat çevrelerince takip edilen, (güncel tenkidleri ile de -fr. crituque-) kendine has bir üslup yaratmayı başarmış münevver şair ve yazar Hüseyin Avni Cinozoğlu’ndan bahsetmek kaçınılmazdır.

‘‘Hala akşam üstleri Hıdırlık Tepesi’nden tarihi çarşıyı seyrettiğimde, İstanbul’dan gelen rüzgâr saçlarımı savuruyor’’* cümlesini okuduğumda yüreğimde derin bir burkulmaya neden olmuştu Cinozoğlu. İlk gençlik yıllarında hayata karşı cephanenin hazırlandığı kenttir İstanbul. İstanbul ve Safranbolu arasında anılarından köprü kuran şiirlerinin yanı sıra son iki yılda neşrettiği ‘‘Mükâfat’’ ve ‘‘Makam-ı Işk Her Dem Ali’’ isimli şiir kitapları ile de çocukluk duygularından beslenen bir imanı tattırıyor Yusuf yüzlü şair! Ve yazarın derin tasavvuf birikiminden de feyizleniyorsunuz. Bu tercihi çağrı şiirinde şöyle dilendirir: çağrı beklemeden / kestim dünyaya bağlayan ipleri / dört elle sarıldım / dünyaya sarkıtılan ipi.

Sıradan retoriklerin tamamen dışındaki Cinozoğlu’nun son kitabı, ‘‘Para Şiiri Pul Edemez’’de topladığı yazılar, (siyasi bir dünya görüşünün anlamlandırmasından münezzeh şiirlerinin aksine); şiir, roman, sinema ve politika hakkında düşünce dünyası ile tanıştırıyor okuru. Müellif, münevver, şair, yazar vb unvanları belli bir mevki edinebilmek ve kendilerini elit hissetme adına omuzlarında taşıyan çoğu kişinin, nüfuz dahi edemeyeceği kadar yüklüdür bu yazılar.

Cinozoğlu’nun günlük yaşamından izlerin bulunduğu ve fikri dünyası ile çeşitlendirdiği, 26 yazıdan mürekkep ‘‘Para Şiiri Pul Edemez’’ Ağustos 2011’de Artshop yayınları tarafından neşredilmiştir. ‘‘Para Şiiri Pul Edemez’’, yazarının otuz yıldır miyop olduğunu, yaşayabilmek ve hayattan zevk alabilmek (ve okumak adına!) ‘‘kör olmadan ölmek lazım’’** geldiği söylencesinin, altını çizebilmek için dahi, okunması gereken bir kitaptır! Ece Ayhan, Edip Cansever, Dağlarca, Ahmet Hamdi Tanpınar, Necip Fazıl, James Joyce, Rilke, T. S. Eliot, Dostoyevski, Hüseyin Alemdar, O. Günay, Lale Müldür, Mehmet Can Doğan, Mehmet Sarsmaz, Ayşe Cemile, Andrei Tarkovski, Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Ömer Kavur ve daha nice şair, yazar ve yönetmen sizi selamlayacak bu kitapta.

Safranbolu ve Türk kültür hayatına, aylık şiir ve edebiyat dergisi Zalifre Yazıları ve sayısı otuzu geçen kitaplarıyla katkı sunan Hüseyin Avni Cinozoğlu’na bir okuru olarak teşekkürlerimi sunarım.

*Cinozoğlu, Hüseyin Avni, Safranbolu’da Eski Bir Güneş Saati, Heyamola Yay, 2010, s.23.

** Cinozoğlu, Hüseyin Avni, Para Şiiri Pul Edemez, Artshop Yay, 2011, s.77.

Mehmet Kütükçüoğlu

İZDİHAM