28 Şubat 2016

Mahmut Özkızıl, Sadece Zifir

ile izdihamdergi

Kendimin tanıdığıyım uzaktan
Babamı hiç anlamıyorum
O cığara içtiğinden beri
Annem hep öksürüyor
Olmayan bıyıklarım sararıyor
Sarı saçlı kadın
Kırık kaburgalarım olarak
Rüyama düşüyor
Telefonları hiç anlamıyorum
Bir sinek öldürebilir beni
Sakalımı kazıttığım için
Kaburgalarım kırılıyor diye
Kadının içi içine sıkışıyor
Aynada kalbimi görüyorum hızlı
Nabzımı sayıklıyorum hızlı
Hızlı adımlarla mezara yaklaşıyorum
Uykum bir kuş oluyor
Gece yarısı kanadı kırılıyor kuşun
Gündüze değişik adlar veriyorum
Anlar birikiyor beynimde
Kadına ait hatıralar şeklinde
Beynimde urlar tümörler büyüyor
Kimse hiç bir ins-
An bile bana en yakın bana en uzak ol-
Anlar bile düşlerimi ölümlerimi
Kırıklarımı ve ve ve
Hıçkırıklarımı yorumlamıyor
Gökten bir gökyüzü düşüyor bazen
Bazen göğe bir yer uzanıyor
Burda bu gri gök
Bu kaba yerleriyle yerin
Bu insansız ve kızsız kızansız
Bu ekmeksiz ki kitaplarda yeri yok
Bu sancıyan beynim
Bu bütün bunlarla
Ölüm bile bir ihanet sayılır
Çünkü hayat mezara sadıktır
Kadının sandığı var mıydı
Sandığı gibi miydi her şey
Sararmış çeyizleri var mıydı
Babamın tütününün renginde
Daha küçükken ve tekken
Annesinin yapıp koyduğu
Ey doyduğum yeryüzü
Ey korktuğum gökyüzün
Bana babamı
Babama kadınını
Kadınıma ki kaburgamdır
İşte tam burda….
Bu dır dırlardan sonra
Kim olsa tıkanır
Sigara içmese bile
Yokuş çıkmasa bile
Otursa okusa yeter
Çünkü ihanet bir tıkanıklıktır
Sadakatin belkisi yoktur
Şimdi en başa gel ve tıkan
Baba tütün kadın sandık
Tasa keder gök yer
Ekmek çünkü azizdir
Yer içindir gökten beslenir
Ve hiç korkmaz çiğnenmekten
Sancı sana uzaktır
Çünkü tütünsü saçların var
Her sarı biraz-ancak biraz-sadıktır.

Mahmut Özkızıl

İzdiham