11 Mart 2016

İzdiham olduk, iftar yaptık

ile izdiham
İzdiham olduk, iftar yaptık

Dün yani cuma günü, yani 3 Temmuz 2015’te, yani milattan sonra, yani nerede oyalanacağını bilmeyen bizler, yani iz sürmekten kendini kaybederek, sorulan bir soru karşısında utanmayı kaybetmekten korkmayı maharet bilenler, bekleyenler, biraz daha bekleyenler, bekledikçe  kendilerine biraz daha zaman tanıyanlar Üsküdar’da iftar yaptık.

Bu bizim birlikte yaptığımız 7. iftarımızdı. Yedi yıldır her sene, her ramazan Üsküdar’da iftar yaptık. Önceleri menemenle başlayan iftarımız şimdi aynı şekilde devam etmiyor. Çünkü başlarda en fazla on kişiydik, şimdi sayı biraz fazlalaştı.

Peyniri alan her zaman haklı oldu iftarlarımızda. O yüzden en haklımız peyniri alan Tarık Taş’tı. Pide alana ise çok az güvendik. Biz ramazan ayında da somundan pideye geçmek istemiyoruz. Pideleri alan Zeliha Yurdaer’di, sinemacımız, Atagün’ümüz.

Bu sene yaptığımız iftar kendi aramızda olsun istedik. Yani her akşam birlikte oturduğumuz insanlarla birlikte. Herkes üç kişiyi daha davet etmişti, soframız kalabalık oldu. Herkese hoşgeldin demek kadar güzel olan herkes dağıldığında başbaşa kalmaktı. Biz bize.

Sofralarda herkesi eşitleyen şey taburelerde oturma düzenidir. Bir düzen yoktu ama tabureler vardı. Boş olan taburelere gelenler oturdukça önce eşitliken doyduk.

Seydi Özçal, gelenleri belediyenin önünde elinde İzdiham Dergisi’yle karşıladı. Beklerken yaptığı dergi reklamı bugün girdiği KPSS’de kendisine 3 net soru avantajı sağladı.

 

İftarda kimse fotoğraf çekmedi, selfie yapmadı. Yapabilme ihtimali olanlar, yapmayanları görünce onlar da vazgeçtiler.

Ezan okunur okunmaz sigara içen bir kişi vardı. Onun da eline vurdular.

Yasin Şafak, iftara en son gelen kişiydi. Bir müddet oturduktan sonra kalkarken her zamanki, meşhur hareketini gerçekleşirdi. 5 TL bırakmak istedi.

İftarımıza katılarak bizi en çok şaşırtan kişi harika kitaplar yayınlayan Kitabevi Yayınları’nın sahibi Mehmet Varış’tı.

Ipad’ini bu kez elinde göremediğimiz Bünyamin Yılmaz, ünlü emlakçı İslam Arslan ile Kocaeli ve Sakarya civarındaki arsalarla ilgili fikir teatisi yaptılar.

Türkiye’nin en küçük yazarı (5) Kayra Yılmaz en fazla dedikodu peşinde olan kişiydi. Babası Adem Yılmaz’ın telefonuyla duvarda yürüyen bütün salyangozları taciz etti. Adem Yılmaz, son otuz yıldır olduğu gibi yine keldi.

Sancar Dalman’ın kendi elleriyle yapıp getirdiği pizzaları yiyen herkes şaşkınlıkla Sancar Dalman’a bakıp “en iyi aşçı sensin” dediler.

Evinden bıçak getiren Büşra Benli, Feyza Özcan’ın bilerek gelmediğini anlatırken acının, gözyaşının, kederin, puslu günlerin habercisi gibiydi. Ayrılırken sessizce ağladığına dair bahse girildi.

Berkan Ürgen neden gelmedi? Çünkü o evini bu ay üçüncü kez yeniliyordu ve anime yazıyordu. Kaan Burak Şen’den aldık bu haberi. Berkan Ürgen, ailenizin Ürgen’i. Japonların, Belçikalıların, Amerikalıların Ürgen’i.

Mustafa Toprak, TRT Diyanet’ten yaptığı programın reklamını yapmak için herkesle tek tek tanıştı. Herkesin izlediği ama kimsenin adını bilmediği bir programı sunuyor olmaktan gururluydu.

Enes Aras, Merve Çetin birbirleyle ne selamlaştılar, ne muhabbet ettiler. Birbirlerine düşman gibi bile bakmadılar. Meltem Gülname Kaynar ve arkadaşları da Enes Aras’a selam vermediler. Sebepsiz.

Allah’a şükürler olsun ki kimse Hakan Göksel’i sormadı. Çünkü Hakan Göksel olduğunda hakkında gıybet yapamazdık. Yoktu ve arkasından konuştuk.

İzdiham’da hikayeleriyle tanıdığınız Recep Kayalı, saatlerce aynı taburede oturdu. Sebebi ise karşısında oturan hanımefendiydi. Gece boyunca en çok mutlu olan iki arkadaşımızdı. Kayalı, sessizce “aşkım” derken bir sağına bir soluna bakıyordu. Acaba kimse gördü mü, işitti mi diye.

Viyana’ya tek başına gittiği halde ayıp olmasın diye Tarık da yanımdaydı diyen Yakup Öztürk, iftara saat 11.40’ta katıldı. Ramazan Ermiş ise yine çok yakışıklıydı.

Hakan Göksel ameliyat olmasaydı eğer, kesinlikle tavuk alır, gelirdi. Kızarmış tavuk yoksa masada bunun sebebi dünyanın en cömert ve iyi kalpli insanı Hakan Göksel’in kırık ayağıydı.

İftar neşe içinde falan geçmedi. Herkes ve her şey çok normaldi. İftarda ve iftardan sonra nasıl olunması gerekiyorsa öyleydi.

SKL Hareketi

Ya Bizim Efkarımız Ne Olacak?

İZDİHAM