10 Mart 2016

İtibar Dergisi Nisan 2014’ten Mısraları Fatma Şengil Süzer seçti

ile izdiham

Herkes bir yerden başlar
Uykusuzluğundan yarım kalmış bir yastan
Gündelik sıkıntılardan hiç anlaşılmamışlığından
İlk ikisini çabuk geçti
Yanan bir kadının aydınlığından
Cevdet Karal
(İtibar, Nisan 2014)

Dili yok acının, menzili ırak, gözleri tümden bağlı
Kovduğumuz çocukların bize dönmesi bu yüzden.
Değdiğimiz omuzların
Unuttuğumuz şarkıların
Kaçtığımız günahların
Bir bir başımızda toplanması gibi ölürken.

Dili yok acının, menzili ırak, gözleri tümden bağlı
Mağrur bir pankart gibi hep, içimize gerilen.
Ali Emre
(İtibar, Nisan 2014)

Her yerde dolaşan Gece üşüyor
Islık çalan deli rüzgârlarda
İçine yaman bir korku düşüyor.
Bir saz şairinden duydum ki Gece,
“Bu kara yazıyı kendim yazmadım”
Der ve ağlarmış zaman zaman
Kendi çaldığı saz eşliğinde.
……..
İçimi kırağı çalmış, ayağımda bukağı
Sen yazmadın ben yazmadım, Gece yazmadı bu kara yazıyı
Kim yazdı Kayışdağı?
Hüsrev Hatemi
(İtibar, Nisan 2014)

Uçan balonlara hayran kiremitler, çatılar
ve bacalardan, durak insanlarından,
annelerle kesişen yollardan
daha temiz bir sır var ki merak içinde
göğe bakıp onu deşeliyor ıhlamur dalları.
Mustafa Muharrem
(İtibar, Nisan 2014)

ben o eski resimlerde
ismini bilmediğim sepya yüzlerce
eskidim, eskitildim
ve eksildim hayattan
ismini bilmediğim sepya yüzlerce
Suavi Kemal Yazgıç
(İtibar, Nisan 2014)

Bu kalabalık bu karmaşık hayatta
Takat bırakmıyor öyle değil mi?
Cadde kenarında kendi halinde
Sesin sese karıştığı zamanda
Trafiğin gürültünün bağrında
Bakıyorsun görmüyorsun değil mi?
Nurettin Durman
(İtibar, Nisan 2014)

eskidendi,
taşı sıksam, şiiri akıyordu sanki,
uyanıyordum, tüm türkiye yüzünü yıkıyordu,
patrona diyordum içimden, zalime içimden,
hayır hayır, insan tek sevdiğine konuşmalıdır içinden,
en içinden.
Orkun Elmacıgil
(İtibar, Nisan 2014)

sen dedikçe her günah bir öncekini tazeler
bir yol ağzında mütereddit kalakalmış
bir yanlış anlamayız ikimiz de
ziyan olmasın kokum diye dağılırken yeryüzü
sesi nefesle güzeli gözle beni senle kırdılar.
Ahmet Edip Başaran
(İtibar, Nisan 2014)

ben belki de anlatamam neler olup bittiğini
ama niyet ederim
söyleyecek sözüm olsun isterim konuşacaksam
göğsüm genişlesin isterim dilim çözülsün
bir şiir başladıysa
anlamı kalmasın hakkın ve sabrın unutuluşunun
Büşra Dilek
(İtibar, Nisan 2014)

Her şeyi anlatabilirim sanıyorum senden bana şifa olan bana güç kuvvet.
zorlasam gözlerini bile anlatırım lirikten epiğe geçmiş olurum böylece
gözlerin, derim, bir dağın yalnızca bir dağ olması kadar gerçek.
işte bunlar hep şiirin orta yeri olur.
bir geyiklere diz çökmüş avcıları anlatamam
bir de bana omuz veren bakışlarını.
güzel bir şarkı duysam sana koşasım gelir çünkü
güzellik ilânihaye senle tamamlanan bişeydir.
Belya Düz
(İtibar, Nisan 2014)

format yok format öldü
soran gitti babam öyle diyor
lisans yok crack var
Allah kırdıklarımız için bizi
kıramadıklarımız için hatırı affetsin
Melih Tuğtağ
(İtibar, Nisan 2014)

Sen de oradaymışsın ama başka biriymişsin
Çok derin ısırmışsın rüyalarımı
Sinirlenince şakaklarında açan mor bir çiçek
Koparıp sana vermişim, çok üzülmüşüz
….

Artık biliyorum o sorunun cevabını, neredeyim?
Görünmez şeyler görünür oldu yokluğunda, buradayım!
Furkan Çalışkan
(İtibar, Nisan 2014)

Sonra, bu gölge bu fotoğrafta hep var, iyice baktın mı?
Sanki hep bizimleymiş gibi, nasıl da sarı ve tehlikeli!
Çekiyor üzerimize darbenin perdesini, pis bir sırıtışla!
Ölsem mi şimdi, gitsem mi, taşısam mı yatağımı buradan!
Taşsam mı yahut, dur durak bilmeden şu asırlık yatağımdan!
Adem Turan
(İtibar, Nisan 2014)

Çirkin adamların gölgesi sahibin
Beceremedin, ilk sigaranda doldu gözlerin
Bir daha gelmek istedin dünyaya o masada
Haydut zarı uzattı, üfledin
Yok olan bir kavim gibi hak etmiştim her şeyi

Paltosunun cebinde inanmış bir yumruk
Aynı giydirilmiş kardeşler gibi uzak birbirine
Gökhan Ergür
(İtibar, Nisan 2014)

Ev soğumuş
televizyonu açık unutunca, kapadım
daha uzun süre yaşamaları için, kovayla
glayöle ve merdivenci ablaya su verdim
sağolun dediler aniden utandım sağoldum.
Samed Karataş
(İtibar, Nisan 2014)

Ahbabın kalsam, kardeşlik senin
Yolculuk etsek memlekete beraber,
Yanında daha mümin olurum ve Ebubekir
Gülüşüne selam vermek belki böyle bir şeydir.
Orhan Özekinci
(İtibar, Nisan 2014)

Bir ormanın daha kulağına ezan okundu
arşı inleten fısıltıydı son sözü
elbet söyleyecek su serpen ağıtlara
küllerinden doğduran tekrar yanmaları
çok pişmiş sevmemiz muhakkak ki bundan
Kâzım Berkay Özkardaş
(İtibar, Nisan 2014)

Allahım,
Kafamda sürekli bir asansör inip çıkıyor
Bu soruyu sormazsam
Coppola sarısı bir ceset olacağım raylarda.
Hangi serçenin hakkı olan
Suyu içtim de çeşmeden
Kaldı bu gitmekten olma muska üzerimde?
Zeynep Tuğçe Karadağ
(İtibar, Nisan 2014)

kalbimin soğumasını bekledim biraz.
öfkemin fırınında yanmasın mısralarım,
diye etrafa ve içime;
kusur bulucu gözlerimi gezdirdim,
en büyük kusurum olan kendimde.
baktım, düştü düşecek aklım başımdan,
baktım, kalem, masadan
dualar, bir sayısalcının kareli kağıtlarından…
daha ne kadar vazgeçebilirdim
korkularımdan ve suçlarımdan
Ebru Bulut
(İtibar, Nisan 2014)

kızardım, dağıldım, kararsız kaldım üç defa
kaçmak bana bahşedilmiş en güzel meyveydi o an
üstümdekileri çıkarıp bütün bir can havliyle
üç bardak zarifoğlu içtim kaçarken
yıkıntılardan şöyle seslendim onlara
-sizin için beslediğim şairleri evlatlıktan reddediyorum
ve zeki insanları tasnif etmenin saflığını da.
Emrah Tahiroğlu
(İtibar, Nisan 2014)

Rüzgârdan kalkış izni alamayan uçurtmama
Bir yardımcı pilot versinler isterdim
Petrol yataklarında yerini yadırgayan çocuklar
Periyodik tabloda bir yerlerde- ama bir yerlerde
Vakit öldürürler
Tanrım rüyalar neden hep masada kalır
Ve neden gemiler denizin yüzüne bakamazlar.
Rıdvan Tulum
(İtibar, Nisan 2014)

Yıkıldı duvar, mutfağa kattık balkonu.
Gece gezmeleri ben mahallenin delikanlısı
İrkilir doğası gereği bir anda
Kedi sandığım o çöp torbası.

Çift dalmışım kendime
Dokunursan geri gelir bir olurum
Yolda yazılmış bunlar aşağı yukarı…
Ali Oturaklı
(İtibar, Nisan 2014)

kafamda beyazlıktan bir kütle ritim için bir kelime daha
reddediyor bacaklarım okul sıralarını birkaç kelime
açtığım pencereyi de kapatıyor biri. hayır hayır ben açmadım.
insanlar hep beni düşünüyorlar. o halde –
: ‘lütfen sizi dışarı alalım’: ‘kokum gitse ben kalsam’
: ‘iyi fikir’
bu dizede bir şey söylemek istemiyorum çok incindim.

anne ben yirmi iki yaşında, Elif’le
sokağa yağmurla oynamaya çıkıyorum
demeseydim keşke.
Tevfik Emre Akın
(İtibar, Nisan 2014)

Akşam eve geç gelen babaların dilinde bir yudum ateş gibidir bazen, yaşamak.
O büyümeyen çocuk ve içinde harçlıklardan kalma kapanmayan yaralar
Tütün ve şiirle kafa tutulan bir dünyayı anlamanın eşiğidir; sevmek!
Kayıt parası denkleştirmek, biraz ölmek ve çok kırmızı hırkalı kızlar, evet.
Haber spikerlerini öldürmemeliyiz, ne kadar çok manşetse o kadar çok devlet!
Güven Adıgüzel
(İtibar, Nisan 2014)

dudakların: orada durunca bir duaya dönüşebilir her şey. o halde duralım
bir gece bulalım kendimize, sığınılacak bir çatı değil, bir kuytu değil, dümdüz gece
sabah olmasın: yani olmasa iyi olur çünkü dünyanın bütün sabahları yalnızlık
bir kız çocuğunun yalnızlığı: hayır, bu fazla masum. dünyaya atılmanın yalnızlığı
yalnızlık
İsmail Kılıçarslan
(İtibar, Nisan 2014)

ürkermiş gibi dünya fısıltıyla yürüsem
gülsem ilk yaşım gibi kendi kendime desem:

bugün artık âzadsın kalbin her lekesinden
tek iyiler tard olmaz çocukluk ülkesinden
Süleyman Çobanoğlu
(İtibar, Nisan 2014)

Fatma Şengil Süzer
İZDİHAM