13 Aralık 2017

İbrahim Tekpinar, Deyrulzafaran’da Eksik Bir Taş

ile izdiham

Circis Kaplan veya bilinen adıyla Bahe Binebil 1928 yılında Mardin’in yakın köylerinden Bine-bil(Süryanice Bülbül) köyünde Vedia ve tren istasyonunda hamallık yapan Hanna çiftinin dördüncü çocuğu olarak dünyaya gelir.

Ailevi durumları pek iyi değildir, geçim sıkıntısına bir evlat daha eklenince daha da zorlaşsa da ailesi tarafından sevilir. Behice, Münire ve İlyas kardeşlerin neşe kaynağı olur. İlkin İbrahim ismi verilmek istenir. Circis ismi verilir fakat lakabı Bahe olur.Anne Vedia ailenin geçimine katkıda bulunmak için dokuma işlerine başlar.Dokuma işleriyle meşgul olur.Bahe’den ve ev işlerinden arta kalan zamanlarda dokuma işleri yapar. Bir buçuk yaşındayken annesi onu bir kuyunun yanındaki yatağa yatırır. Uyurken yanına yanaşan horozun saldırısına uğrar. Çığlığına annesi yetişir. Yüzü gözü yara bere içinde kalır. Kalıcı izler bırakır bu olay. Dört yaşına kadar pek bir şey belli etmez ancak daha sonra zihinsel olarak da izler kaldığı ortaya çıkar. Konuşma ve anlama güçlüğü çeker. Gittikçe zorlaşan şartlar Bahe’nin de babasını alır. Altı yaşına geldiğinde babası ölünce anne Vedia ne yapacağını şaşırır. Suriye’deki baba evine dönmek ister ama Bahe’yi götüremeyeceğini bilir.Çareyi Bahe’yi manastıra bırakmakta bulur. Bahe’yi manastıra bırakır.

Annesi son defa sarılır ve “biz geleceğiz” der. Kapıya kadar tekrar eder: “Biz geleceğiz Bahe”. Kız kardeşi, “hem çocuk hem de saf biriydi ve onu manastıra bıraktı. Manastır onun hem annesi hem de babası oldu” diyor.Manastırda çobanlık, bahçıvanlık gibi çeşitli işlerde çalışır. Özel günler hariç asla manastırdan dışarıya çıkmaz. Manastırın kapısı her açıldığında koşar, ilk o açar. Uzun yıllar manastırda kalır ama Bahe hep annesini bekler, annesinin öğrettiği Arapça’yı konuşur. Yaklaşık 70 yıl manastırda kalmasına rağmen Süryanice konuşamaz. Annesinin öğrettiği dili bilir ve annesinin yolunu gözler. Çocuk gibi kalır, hep annesinin geleceğine inanır.

Mardin Kırklar Kilisesi başpapazı Gabriel Akyüz, “Annesi 6 yaşında iken kendisini Delrulzafaran Manastırı’na bırakıp gitti. Bugün, yani 76 yaşına bastığı bugünlerde bile annesini bekliyordu.“

Tam 70 yıl annesini bekler. Kalbi dayanamaz ve 2014 yılında Deyrulzafaran’da bir taş eksik kalır.

 

İbrahim Tekpınar

İZDİHAM