13 Aralık 2017

Henry Miller’ın Uykusuzluk Kitabından Seçmeler

ile izdiham

Umutsuz bir aşk çökmüşse gönlüne sabahı üçünde, özellikle onun orada, yerinde olmadığı kuşkusuna kapıldığında telefon etmeyi gururuna yediremiyorsan, ister istemez içe dönüp kendinle baş başa kalırsın; o anda akrep gibi sokarsın kendini ya da hiçbir zaman postalamayacağın mektuplar yazarsın ona, ya da odanda volta atarsın, hem küfür hem dua edersin, sarhoş olursun, ya da kendini öldürecekmiş gibi davranırsın. (sf.10)

Tek fark, sözlerime kulak verin, işin içine aşk girdiğinde hiçbir şey, hiç kimse, hiçbir durum o denli gülünç olamaz. Azıyla yetinemediğimiz tek şey aşktır. Ve yeterince veremediğimiz de odur. (sf.11)

Gerçek şu ki, biz sıradan insanlar hep erişilmezi isteriz. Baştan çıkarmanın özgürleştiriciliği yalnızca biz insanlar için geçerli. Ateşlerin arasından geçmesi gereken bizleriz -aziz mertebesine ulaşmak için değil, var olduğumuz sürece iliklerimize dek insan kalmak için. (sf.13)

Zamansız doğmuş insanlar vardır; ülkesiz, sınıfsız ve geleneksiz doğmuş insanlar vardır. Yaşamı tek başına sürdürmeyi seçenler değil tam olarak; sürgünler, gönüllü sürgünler. Bunlar her zaman duygusal değildir: belli bir şeye ait değildirler yalnızca -yani hiçbir yere ait değildirler. (sf.29)

Zaten yaşam uzun süren bir mucizedir. Mucize arayışına ancak delicesine âşık olduğunda girersin. (sf.30)

Aşk. Yalnızca aşk. Hoş bir ölüm şekli. (sf.43)

Aşk kapısız ve penceresiz bir hapishane olabilir; insan girip çıkmakta serbesttir ama hangi beklenti uğruna? Şafakla özgürlük de gelebilir, dehşet de. İnsanın sırtında deli gömleği varsa aklın bir yararı olmaz. İşte böyle; böyleydi, böyle olmayı sürdürecek. (sf.50)

 

 

 

Kaynak: Sibiryakoylusu

İZDİHAM