2 Mart 2016

Hatice Büşra Benli İbrahim Paşalı’nın Kitabı Hakkında Yazdı

ile izdiham
İbrahim Paşalı 1973 yılında ulusalcı ve beyaz Türk niteliğini haiz entelektüellere Anadolu insanının mest lastiğindeki çamurla geri kalmışlığını ölçenlere, kitaplara çaput bağlayıp, harflere mum dikenlere tepki olarak Rize’ de doğdu. Yazar kimliğinin yanı sıra yayıncılık ve Tv programcılığı yapmış olan Paşalı ‘’Makam Arabası’’  programı ile entelektüel camianın dikkatini celp etmiştir. Öğle uykusu, İstanbul Kristalleri ve Entelektüellerin Hurafeleri isimli üç kitabı olan Paşalı on iki bin altı yüz (+/-) takipçili bir Twitter hesabına sahip başarılı bir sosyal medya aktörüdür. Youtube isimli kanalda Sezai Karakoç’ a ait seslendirdiği şiirler dinleyende Lale Müldür  ‘’Geyikler ve Saatler’’  şiiri ile aynı tesiri yapmaktadır.
Entelektüellerin Hurafeleri on yıl içinde deneme türünde kaleme alınmış yazıların belirli bir disiplin ve incelikle bir araya getirilmesiyle oluşmuş bir kitaptır. Kırk dokuz yazının bir araya getirilmesi ile oluşmuş söz konusu bu kitap yeni tanıştığı bir şehirliye gizli saklı dinlemeden tüm sırlarını anlatan Anadolu insanı samimiyeti ile daha ilk satırdan size kendini açar. Beyaz Türklere ve halk arasında yerleşmiş modern ve çirkin kalıplara manifesto tadında yazılmış bu kitap dürüst olmak gerekirse bir solukta okunacak cinsten değil, yazar kelimeleri bir nakkaş gibi titizlikle sayfalara nakış nakış işlemiş bu sebeple ilk okuyuşta size teslim olmayan yazıları ancak ikinci seferde idrak edebiliyorsunuz. Tüm bunlar yazarın sade,  okuyucuyu sıkmayan bir üslubu olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Her yazının sonunda bir sonrakine başlamadan önce kitabı kapatıp yazara minnet duyup devam ediyorsunuz çünkü
amiyane tabirle ‘’adam haklı!’’ diyeceğiniz sayısız cümle var.
Paşalı herkesin ve her şeyin bir hesabı olduğunu anlatıyor tıpkı benim bu tanıtımı kaleme alırken seçeceğim kelimeleri günlerce düşünerek yaptığım hesap gibi;
‘’ Bakkallar sevap ve huri hesabı yaparken, derviş Yunus bunları hesaba katmıyordu, onun hesabı daha büyüktü.
Yunus Emre tüm bunlardan daha fazlasını daha güzelini, Allah’ ı görmeyi hesaplıyordu.’’
Açlıktan ağzını kiraya vermiş fakirlerin şair olduğu çağda şunu haykırıyor;
‘’Yoksulluğun edebiyatı zengindir, ama yoksulların ve sözcülerin varsıllık bilgisi fakirdir.’’
Gazze’ de yaşanan trajedi hiçbir şiire sığmaz diyoruz bir büyüğümüz bizi haklı çıkararak ‘’Gazze’ ye şiir yazılmaz. ‘’  diyor biz bunu tartışaduralım Paşalı noktayı şöyle koymuş;
‘’ Sorumluluk gereği’’  ana fikri ‘’ çocuklar ölmesin’’ olan çok kötü şiirler, Kudüs’ e,  Saraybosna’ ya hediye edildi.
Rahmetli İlhami Çiçek’ in dediği gibi ‘’ bu hüznün Mesnevisi yazılmadı’’ Muhtemelen yeni Türk edebiyatında Filistin için yazılmış en güzel şiir olan, İlhami Çiçek’ in ‘’ Sessiz ‘’ adlı şiiri de bu gürültüde kaybolup gitti. ‘’ Bu kahır sessizdir.’’
Anadolu kültüründe Mevlana ile özdeşleşmiş her türlü edepsizliğe de göz yumma ve takiyye de perde olarak kullanır hale gelmiş hoşgörüyü de daha önce hiç bakmadığımız bir pencereden okura sunmuş;
‘’Yeri gelmişken altını çizelim hoşgörü dayatması da şiddetin bir türüdür. Herkes hoşgörülü olamaz, olmak zorunda da değil. Hukuk dairesinin dışına çıkma, iftira etme, haksızlık yapma yeter. ‘’
İnsan olmaya çalışan herkesi kahraman ilan eden kitap tayt giymenizi ya da pelerin takmanızı şart koşmuyor. Bu sevindirici haberin üzerine yazarın kitapta yer yer Neşet Ertaş’ tan türkü tavsiyelerinde bulunduğunu da söylemeden geçmeyelim.
Süte su katmayan esnafın dürüstlüğü ile haykırıyorum okuyun bu kitapta ne ararsanız var.
Hatice Büşra Benli
İZDİHAM