5 Mart 2016

Hangi Kitaptan Sinemaya Uyarlanırdınız?

ile izdihamdergi

Sadece iyilik yapmakla yükümlü küçük makinedir insan…

 

Sinemaya uyarlanan dört roman. Dördü de birbirinden tekinsiz, ahlaksız, illegal ve tehlikeli… Tabii ki tırnak içinde. Tırnağın dışında ise gri bir gerçeklik içeri girebilmek için kapımızı çalıyor. Yaşamın kıyısı, uyuşturucunun damarı, şiddetin yanı, şizofreninin sınırı… Kitaplarda, beyazperdede ve işte şimdi de testimizde…

 

1) Dünyaya kötü bir çocuk olarak geldiğinizi düşünelim. Siz de bize neden kötü olduğunuzu söyleyin.
a) Uyuşturuyorum.
b) Şiddetten özel bir zevk alıyorum.
c) Şehrin arka sokaklarında, çetelerin ve satıcıların arasında daha huzurluyum.
d) Gizlice sisteme karşı örgütleniyor ve örgütlüyorum.

 

2) Delilik nasıl bir şey sizce?
a) Delilik mi! Sen hiç gökyüzünün içinde yüzdün mü?
b) Akıllı olmak adına geleceğin noktadadır.
c) Hayatın gerçek yüzüyle karşılaştığın an, yaşayacağındır.
d) Aynaya bakmayı dene.

 

3) Bize tehlikeden bahseder misiniz?
a) O yanı başındayken, nefes aldığını hissedersin.
b) Düşündüğün kadar tehlikeli değildir.
c) Duymaya başlayacağın hikâyelere, kulakların inanabilecek mi?
d) Onunla tanışman lazım.

 

4) Aşağıdakilerden hangisini söylemek isterdiniz?
a) “Lanet olası C vitamini illegal olsa onu bile kullanırdık.”
b) “ Sadece iyilik yapmakla görevli küçücük bir makinesin.”
c) “İnsanın en yakın arkadaşı tekerlek olur mu uleyn!”
d) “Ancak her şeyini kaybettiğin zaman, canının istediğini yapmakta özgür olabilirsin”

 

5) İçinizdeki muhafazakârı uyandırın. Hangisi söyleyeceklerinizden biri olabilir?
a) Anlamıyorum bu çocukların ana babaları yok mu?
b) Tedavi olsunlar, topluma yeniden kazandıralım da, durum ciddi.
c) Bu insanların hemen yanı başımızda olduğunu insanın aklı almıyor. Derin bu işler!
d) İnsan yok ederken ne kadar acımazsızlaşabiliyor!

 

6) Ne yapmalı, ne etmeli dersiniz?
a) Dünyadaki değişimin sancısı çekiliyor, aileler bilinçlendirmeli!
b) Rehabilitasyon!
c) Emniyet güçlerine çok iş düşüyor
d) Örgütlenmeleri engelleyelim!

 

7) Toplumsal bir eleştiri yapın şimdi de…
a) Uyuşturucu ile kendini bulmaya çalışan gençlik, yaşadıkları hayal dünyasından
ölüme doğru sürükleniyor.
b) Toplum ya kişiyi şiddete sürükler ya da itilmişlik duygusuyla süründürür.
c) Kimileri suçun ve cezanın kitabını yeniden yazıyor ve oyunu kendi kurallarına göre oynuyor, biz ise görmezden geliyoruz.
d) İnsanlık kapitalizmin ördüğü çarklar arasında eziliyor.

 

 8) Sahi, içinde türlü türlü ahlaksızlık bulunan ve her türlü kanunun ayaklar altına alındığı bir kitabı neden okursunuz?
a) Böyle kitaplar aslında trajedileri gözler önüne seriyor.
b) İnsanlık üzerine düşünmemizi sağlıyor.
c) Hiç fark etmediklerimizi su yüzüne çıkarıyor.
d) İplerin kimin elinde olduğunu gösteriyor.

 

9) Siz böyle bir kitap yazsanız hangi konunun üstüne giderdiniz?
a) Uyuşturucu
b) Şiddet
c) Hayat defterinden silinmişler
d) Yabancılaşma

 

10) Son olarak, çağrışımlarınızı serbest bırakıp bir şık seçin?
a) Tuvalet
b) Beethoven
c) Kolera
d) Sabun

 

A’lar çoksa Trainspotting
İskoç yazar Irvine Welsh’in romanı, 1996’da Danny Boyle tarafından aynı isimle sinemaya aktarıldı. Kitapta İskoç bir grup eroin bağımlısı gencin hikâyeleri anlatılır. Renton ve dostları seçilmiş bir yaşam yaşamaktansa seçtikleri bir yaşamı yaşamayı tercih ederler. Ya da başka bir deyimle herhangi bir yaşam değil, bir ‘şey’ seçerler. Neden mi? Yine onların deyimiyle “Eroin varken kim nedene ihtiyaç duysun ki?”

 

B’ler çoksa Otomatik Portakal
Anthony Burgess’in romanından Stanley Kubrick tarafından sinemaya aktarıldı. Kitabın “kahramanı” tecavüz eden, hırsızlık yapan, her türlü toplumsal normu reddeden, şiddet eğilimli, bozuk kişilikli Alex’tir. Daha sonra koşullandırılma yoluyla tedavi edilerek “iyileştirilen” Alex, acınılacak biri haline gelir. Kitapta iyi ve kötü, doğru ve yanlış, suç ve masumiyet üzerine sorgulanacak çok şey var, tavsiye ederiz.

 

C’ler çoksa Ağır Roman
Metin Kaçan’ın aynı isimli romanından Mustafa Altıoklar tarafından sinemaya uyarlandı. Hikâye, İstanbul Tarlabaşı’ndaki Kolera isimli bir mahallede geçer. Ağır ağabeyler, raconlar, varoşlar, harcananlar, harcayanlar… Görmediğiniz, görmezden geldiğiniz hayatları dikizleme imkânı.

 

D’ler çoksa,  Dövüş Kulübü
Chuck Palahniuk’ün aynı adlı eserinden David Fincher tarafından sinemaya uyarlanmıştır. Kapitalizme karşı alışmadığımız türden bir başkaldırı niteliği taşıyan hikâye, tüketim toplumunu ve “sürü” içerisinde kendini arayan bireyi, bireyin ikiliklerini ve yabancılaşmasını anlatır. Sürpriz sonuyla okuyanı şaşkına çevirir. Hâlâ DVD’si en çok satan filmlerden biridir.

 

 

İzdiham