6 Mart 2016

afro’nun 3. sayısı çıktı

ile izdiham

nerelisin: afro.

çünkü: azınlık olmak zordur. bazen ötekilik ‘oluş’ değil bizzat ‘eylem’dir diye karşılıyoruz seni bu sayıda. konuya bir türlü giremeyen kendi dilinin bütün ötekilerine, politik film fragmanlarında kendine yer bulamayanlara, gerçek figüranlara gelsin bu sayı, neredesin? yerinden sürülen herkes neredeyse oradayız biz.

şiirlerindeki nokta atışları her cümleden yakalanacak bir adamla şiirlerimize. ikinci sayıdan hatırlayacaksınız arda van yasin’i. ‘bir kış deliliğine yaktığı ağıt’ eritir bizi, bir şiirin nasıl yakıldığını gösterir: ‘ babam mesmemur’, ‘düzgün uzamış tek dal sakalım yoktu, her şey gibi kemikleşiyordum gecede’ diyerek, yalnızlığı, soğuğu, biraz zarif biraz özel bir metin koyultuyor arada, deliliğin zirvesinde gezerken ayaklarını yerden kesmeyerek şiirinin sacayaklarını oturtmayı ihmal etmiyor. kendi hastalığına ilaç olarak şiir, şiirine de bir prospektüs yazıyor, lanet olsun bedencinin girdiği İngilizce dersleri yahut ingilizce seviyem: sevmiyem, edasında buyuruyor şiir. ali erbil ‘amed’in ortasında kropotkin’ okuyarak ‘ve arttıkça sayılar biliyoruz, allah var’ diyor. ali erbil’de, büyürken çocukluğunu unutmuş bir hoyrat – hep kullanmak istemiştim- dünyaya yazılmış hora tepen şiir göreceksin. bekir’e sorsak neden şair oldun diye: bu bir seçim değil der sanıyorum, wireless, babacan, çaycı gibi üç kelimeden şiire
giden müteşekkil bir adam var: ‘’wirelessı olan babacan çaycılarda’ bilgisayarında ülkenin ruh hallerini, dokuz aylık oynarken en çok top sektiren çocuk kadar usta, sekme sekme inceliyor, inceldikçe işliyor şiir: sekme / neslimiz için kız isimleri /eslem, berra, zeynep, nur, betül, meryem: /temiz, saf, aslında başka bir isim olan saliha, tokalaşmamayı radikallik sayan instagram kullanıcısı başörtülü anime ilerdeki helalim anlamında’’. bekir’i belki anlatırdım ama bu şiiri: ‘hayır, anlatamadım’. afro’ya ikinci sayıda giriş yapan abdulkadir polat bu sayıda ‘giriş kat’ ve ‘sermest’le şiir mücadelesine davam diyor, davam demese devam derdi şiire deva anlamında. ‘yokluğu hissedilmez var öyle babalar, okula ara verip para biriktiren çocuklar’ dizesi giriş kattan intihar sebebi, ‘aramızda tarih yok her buluşmamız milat’ dizesi de sermest’ten bir yaşamak güzeldir örneği. abdulmuhsin sönmez ‘aradım açmadın galiba meçhuldün’ şiirinde ‘uluorta soyulmuyor dil’ ve ‘ışıklar ne kadar hızlı yürüyor bugün’ diyerek bilinen kel
imelerle bilinmeyen yerlere götürüyor bizi. enes malikoğlu ‘’başında tc var diye yıllardır trene binmedim / şaka şaka inşaat var o kadar cesur değilim’’ deyip düşüncelere düşürüyor okuru. o kuru bakışlarıyla bir imkansızlıktan bakan tarihe fırça kayıyor da olabilir, sürüyor da. kuşlar ölürse yere düşer diyordu ah muhsin ünlü, adem.maksatsız.’ın ’ kuş intiharları üzerine’yi okumlarken aklıma getiremeden edemedim. adem. ‘kulağını kessen nerde toplanır kan’ diye sarsarak başlıyor çığlığına, ikinci şiirinde bir alay metodu birleştirmiş olayları, ‘putlar soğuklarda kırılır’. halid metin, ‘’Yusuf ve kuyusu ve Eyüp ve karısı’’ ismini verdiği ‘’eskimiş şiir’’inde kelimelerin soğuk geçirmemek için sık dokunmuş anlamlarına sığınmış.

ömer faruk özkılınç ise ‘’kuş mezarları’’nda ben bu kadar güzel şiirsel toplumsal eleştiri duymayı hep istedim: ‘Çok sınav oluyoruz çünkü kimse / Kimseye inanmıyor’ diyor.

şiirler, bu kadar.

süleyman unutmaz abi’yle yapılan röpotaj, bekir türker’in aslı serin eleştirisi, mert erçetin’in ‘kötü bir romansı:sünepe’si, adem.maksatsız.ın ‘komşum hitler, ben ve tiyatromuz’u, afro 3’ü besleyecek incelemeler..

sonra ezgi mermerin hikayesi çıkıyor karşımıza: ‘ayna, palto, gözler ve sevmek’ ve mert erçetin’in mazhar’ı.sonrasında bekir’in hızına yetişilemeyen dünyanın şiiriyle uğraşan insanların şiir yaklaşımlarını pratik ve teorik alt başlıklarıyla ‘şiir üreticisinin dağınıklığı, yediği haltlar ve çaresizliği’ isimli denemesiyle bir derdini paylaşmayı deniyor bizimle. rümeysa sena şahbaz bir incelemeyle aramızda bu sayıda: ‘şarkıları kendine olan adam ve arzunun cisimleşmesi’. adalet ağaoğlu’nun fikrimin ince gülü eseri’ne serin bir bakış sunuyor. ve son olarak mert öztürk ‘’hala havlıyor köpekler ‘’ diyor, ve afro 3’ün arka kapağıyla buruştuyor sayfamızı.

İZDİHAM